
Sevcan KALIPÇİNDEN ELMACI
Edirne Yerel Tarih Gurubu Başkanı eski Edirne Belediye Başkanı Güngör Mazlum, Hudut Gazetesi’nde Tarihçi yazar Talha Uğurluel’in Selimiye Cami’nin mahfilindeki ayaklardan birinde bulunan ‘Ters Lale’ motifiyle ilgili açıklamalarına katıldığını söyledi. Ters Lale motifiyle ilgili anlatımların gerçek dışı bularak ‘uydurmasyon’ yorumu yapan Mazlum konuyla ilgili röportajında şunlara yer verdi:
“CAMİYİ KENARA İTİP MİNİK TERS LALEYİ GÖRMEK ESERE SAYGISIZLIK”
Tarihçi Yazar Talha Uğurluel yapmış olduğu bir televizyon programında çok güzel Selimiye Camii ile yanlış anlaşılmalarla ilgili olarak bir konuya değinmiş. Değindiği konu da Selimiye'nin ortasında bir müezzin mahfili var. Müezzin mahfilinin bir ayağında da bir ters lale motifi var. Selimiye muhteşem bir eser ve dünyanın muhteşem eserinin içinde görülecek o kadar güzel şeyler varken gelen insanlar hemen bu ters laleyi görmeye çalışıyorlar. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer almış bu kadar muhteşem bir camiyi bir kenara itip de böyle minicik bir ters laleyi görmek bir bakıma camiye muhteşem esere bir saygısızlık gibi.
“MÜEZZİN MAHFİLİ SELİMİYE’NİN YAPILDIĞI TARİHTE YAPILMAMIŞTIR”
Tarihçi Yazar Uğurluel'in bu konudaki yorumuna katılıyorum. Ters Lale'nin aslında Mimar Sinan'ın küçük yaşta ölen torunu Fatma için o motifi oraya koyduğunu iddia ediyor. Şöyle de bir gerçek var benim gördüğüm kadarıyla, Selimiye 1574 yılında yapıldı. Fakat müezzin mahfili Selimiye'nin yapıldığı tarihte yapılmadı daha sonraki bir tarihte yapıldı. Şunu da söyleyebilirim Evliya Çelebi 1652 yılında Edirne'ye gelmiş. Edirne'ye geldiğinde müezzin mahfilini de görüyor ve hatta onun ortasında su fışkıran şadırvanı Bursa'daki Ulu Cami'deki şadırvana benzetiyor. Selimiye yapıldıktan 78 yıl sonra Evliya Çelebi geliyor ve bu şadırvanı görüyor. İddia ediyoruz biz, bu müezzin mahfili Selimiye'nin yapıldığı tarihte yapılmamıştır. O zaman iki tarih arasında bir tarihte yapılmış diye düşünüyorum. Niye aynı tarihte yapılmamış diye soracak olursanız. Bu büyük camilerde müezzin mahfilleri hiç bir zaman caminin ortalarında yapılmaz. Üstelik bu Sinan tarzı bir şey değil. Niçin o mekânı küçültsün yapmak suretiyle, arkada namaz kılanlar mihrabı görebiliyorlar mı? Mihrapta görünmüyor. Birçok tarihçiler mimarlar da aynı şekilde katılıyorlar bu görüşe. Müezzin mahfili daha sonra yapılmıştır.
Vefat eden dünya çapında ünlü Beruz Çinici Roma'ya bir konferansa gidiyordu. O Edirne'de bir hafta kalarak misafirim olmuştu. Beraber Selimiye'yi içini dışını çevresini gezerek fotoğraflar çektik. Roma'ya konferansa gitti ve Sinan Selimiye Camii'nin yer seçimini nasıl yaptı konusunda konferans verdi. Behruz Çinici daha önce bakanlık arşivlerinde Bayezid Kütüphanesi arşivlerinde belgeler aramak suretiyle bulmuş ve elinde bir sürü belgeyle konuşmayı yapmaya gitti. Bana anlattığı şuydu; Sinan yer seçimi yaparken birçok sebepleri araştırmış. Bir defa orası bir bayır ve 'Sarıbayır' diyorlar. Orada killi bir toprak var. Hava ile temas ettiğinde mermer gibi oluyor ve o kadar sertleşiyor. Başka sebepler de var. Onları daha sonra paylaşırız.
“LALE BAHÇESİ DEĞİL, VİRANE YENİÇERİ KIŞLASI OLDUĞU BELGELENMİŞ”
Burada eski virane bir yeniçeri kışlası varmış. Sinan da padişaha mektup göndermek suretiyle burada yeniçeri kışlası var bunu yıkıp Selimiye'yi yapmak istiyorum' diyor. Bu belge. Yani burada ters lale bahçesi değil, eski virane bir yeniçeri kışlası olduğu belgelenmiş vaziyette. Behruz Çinici Bey'in bana ifadesi bu yönde.
Behruz Çinici ile ters lale bahçesi hikâyesi nereden çıkıyor diye kendi aramızda konuştuğumuzda bana şöyle demişti:
Güngör Bey, Sinan zamanı olsun diğer dönemlerde olsun. Bu taş yapıları yapan Osmanlı döneminde gruplar var. Grupların baş mimarları var. Ve her grubun bir amblemi var. Bunlar işlerini yaptıktan sonra bir yere imza atarlar. Nasıl bir ressam tablosunu yaptıktan sonra köşesine imza atıyor. Ters lale amblemi de Hilal Kalfa isimli bir mimar başının amblemi. Bu tarihçi de tahmin yürütüyor. Nereden tahmin yürütüyor? Selimiye'de buna benzer motifler var. Ondan yorum yapıyor. Hilal Kalfa ile ilgili bizim de elimizde belge yok. Taş yapılarda böyle bir gelenek var. Behruz Bey bana şöyle bir örnek de göstermişti. Gazimihal Cami'ne gittik. Caminin sol köşesinde yerden bir metre kadar yükseklikte beş tane yan yana yıldız var. Bak bu işte bu da bir amblem. Buradaki yapıyı taş ustalarının o grubunun amblemi bu diyerek bu şekilde bir örnek vermişti.
Anadolu Ajansı 20 yıl kadar önce bu konularda görüşmek üzere gelmişti. Ben onlara demiştim ki; tüm insanlar Selimiye gibi muhteşem yüce bir abideyi kaldırıp kafalarını bakmıyorlar da hemen eğiliyorlar koşarak ters laleye. Bu tamamen uydurmasyon. Üstelik cami kapısında o zaman bununla ilgili yazı da vardı. Üstelik yetkililer de teşvik ediyorlar diye. Benimle mülakat yapan gazeteci arkadaş bana dedi ki, 'Güngör ağabey insanların inanışlarına karışmayalım. İnsanlar böyle mutlu oluyorlar. Böyle devam etsin gitsin' dedi. Sonra şöyle bir örnek vermişti; 'Mesela göle gidiyorlar maya çalıyorlar. Bakanlar bile gidiyor gölün kenarına. Böyle bir şey mümkün mü?' dedi. Ama orada düğün bayram yapılıyor. Bu somut olmayan gerçek olmayan bir gelenek haline gelmiş vaziyette. Bırak onlar da öyle eğlensinler, öyle inansınlar, öyle mutlu olsunlar' demişti. O öyle deyince artık bizim söyleyecek lafımız yok. Zaten istediğimiz kadar bağırıp çağırsak bile tüm buna inanmış olan insanların düşüncelerini değiştirmemiz mümkün değil. Ama gerçek de bu.”