
Aytunç ÖNÜR
Edirne'de Yusuf Çelik isimli restoran müdürü, koronavirüs bulaş riskini azaltma amacıyla uygulanan yeni kısıtlamalardan dolayı çalıştığı işyeri kapanınca Yusuf Çelik kendi çaresini kendi üreterek manavlığa başladı.
Zindan Altı Restoran'da müdür olarak görev yapan Yusuf Çelik, çalıştığı yer kapanınca çözüm olarak çalıştığı restoranın önünde manavlık yapmaya başladı. Meyvelerini çalıştığı restoranın önüne kurduğu tezgahta satmaya başlayan Çelik aynı zamanda tezgahının başında kitap okuyor. Restoran kapanınca işsiz kaldığını ve para kazanabilmek için manav tezgahı kurduğunu ifade eden Çelik, 'Çalışmak ayıp değil ama alınan tedbirler çok sıkı.' dedi ve şunları söyledi:
“TEDBİRLERİN UYGULAMASINDA YANLIŞLIK VAR”
“Koronavirüs sebebiyle alınan tedbirlerden dolayı dükkanımızı kapatmak zorunda kaldık. Bunun akabinde işsiz kaldık. Ekmek parası kazanabilmek için patronumuzdan müsaade isteyip manav tezgahı kurduk. Çalışmanın ayıp olmadığını ama alınan tedbirlerin çok sıkı olduğunu özellikle belirtmek isterim. Alınan tedbirlerin uygulamasında yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü gündüz sirkülasyonun en fazla olduğu dönemde insanlar iç içe gezerken restoranların saat 20.00'e kadar açık bırakılması, bu uygulamanın sadece restoranlar üzerinden yapılmış olması bizleri mağdur ediyor. Bizim gibi Türkiye'de yaklaşık 2 milyon insan açlık sınırının da altında kaldılar. İşsiz kaldılar. Devlet imkanlarından faydalanmak için müracaatlarımızı yapıyoruz. Bunda da yetersiz kalınıyor.
“50 TL KAZANDIĞIMIZDA MUTLU OLUYORUZ”
Tezgahı geçen Cuma günü açtım. Belediye Başkanımız Recep Gürkan'a teşekkür ediyorum. Durumumuzu kendisine izah ettikten sonra esnaf ziyaretinde burada karşılaştığımızda içinde bulunduğumuz ekonomik zorlukları anlattığımızda bizlere teşekkür etti. Bizlere engel olmadı. Daha çok yardımcı olmak için elini uzattı. Tezgahın başında aynı zamanda kitap okuyorum. Eşim bana çok yardımcı oluyor. Kız kardeşim, babam da yardımcı oluyor. Bu soğukta benimle tezgah başında durduğu için eşime minnettarım. Günde çok düşük rakamlar kazanıyoruz. 50-60 Liraları gördüğümüzde mutlu oluyoruz. Evde boş durmaktansa en azından dışarıda bir işin ucundan tutalım dedik. Edirne'nin hali zaten ortada. Sokakta insan görmek zor. Gördüğümüz insanlar da bir yerlere yetişme çabasında. Çünkü onların da cebinde para yok. Para olmayınca sirkülasyon olmuyor. Sirkülasyon olmadığı sürece de ülkemiz ekonomik zorlanmalara devam edecek. Öncelikle sevgili eşim Hamdiye Çelik, aileme, sayın Serdar Çetintaş ve Murat Erdoğan'a desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim.”