
Refik USLUY
Edirne'nin en önemli sivil mimari örneklerinden 1883 yılında inşa edilen ancak son yıllarda harabe haline gelen Zorlutuna Konağı'nın kaderi, 2017 yılında Almanya'da sağlık merkezi bulunan İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Burgazlı tarafından satın alındıktan sonra değişti. Doğduğu kentte birçok tarihi evi satın alarak restore eden Burgazlı'nın hedefi Zorlutuna Konağı'nı ayağa kaldırmaktı. Tarihi yapıda Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'ndaki sürecin tamamlanmasının ardından restorasyon çalışmalarına başlandı ve çalışmalar son aylarda hız kazandı.
Kentin en önemli ve hareketli güzergahı Talatpaşa Asfaltı'nda Zorlutuna ailesine yıllarca kucak açan, Öğretmen Sadiye ve Salih Zorlutuna çifti tarafından uzun süre kız öğ-renci yurdu olarak kullanılan tarihi yapı, sahipleri vefat edince kaderine terk edildi. Merhum Edirne Valisi Fahri Yücel'in kente yeniden ka-zandırmak için çaba harcadığı konağa bir dönem Alman Hastanesi yöneticileri de talip oldu. Ancak bu girişimlerin ikisi de gerçekleşemedi.
Önünden geçenlerin hüzünle seyrettiği tarihi yapıya, 2017 yılında Almanya'da yaşayan Edirne Yeniimaretli ve T.Ü. Tıp Fakültesi mezunu Prof. Dr. Mehmet Burgazlı talip oldu. Zorlutuna Ailesi'nin varis 5 torunu ile anlaşarak binanın yeni sahibi olan Mehmet Burgazlı, restorasyon için hemen kolları sıvadı. Satış işleminin gerçekleşmesinin ardından bina metal perdeyle çevrelendi ve ayakta kalan duvarlarının çökmemesi için iskele kuruldu. Projelerin Edirne Kültür Varlıkları Koruma Kurulu'nda onayının ardından restorasyon çalışmalarına başlandı. Almanya'nın Wuppertal kentinde sağlık merkezi bulunan Prof. Dr. Mehmet Burgazlı mesleğinin yanısıra farklı alanlarda çok başarılı çalışmalara imza atıyor. Burgazlı, 2009 yılında İnternet şirketi IMEDO tarafından yapılan bir anket sonucunda ülkenin en iyi üçüncü aile hekimi seçilmişti.
EDİRNE'NİN MÜCEVHERİ OLAN KONAĞIN TARİHÇESİ
Günümüzde Zorlutuna Konağı adıyla anılan bina, Edirne'nin yerel tarihi açısından da çok önemli. 1883 yılında İtalyan mimarisi stilinde inşa edilen konağın ilk sahibi 'Dertli Mustafa Bey' isimli zengin bir çiftlik sahibi. Konağı inşa ettiren Mustafa Bey'in tek oğlu Nuri, 20 yaşında Bulgar komitacılar tarafından kaçırılıp fidye için öldürülünce babası 'Dertli' lakabı ile anılmaya başlamış. Adlarına türküler yakılan 'Nuri bey' ve 'Dertli Mustafa Bey'in hikayesi hala dilden dile anlatıla gelir.
Binanın bir başka özelliği de Edirneli ünlü Yazar, İktisatçı, Düşünür, Tarihçi, Siyasetçi Şevket Süreyya Aydemir'in babası, Deliormanlı Mehmet Ağa'nın bu konağın bahçevanı olmasıdır. Şevket Süreyya, 'Suyu Arayan Adam' isimli romanında bu konağı, Nuri Bey'in kaçırıp öldürülmesi olayını ve dönemin Edirne'sini etraflıca anlatmaktadır. Her bir katında sekizer köşeli yedi oda, üç salon, iki de tuvalet bulunan konağın alttan ısıtmalı bir de hamamı bulunuyordu.