1950 yıllarda kentin ana arterlerinden birinde kurulan 25 Kasım Stadyumu protokolle TOKİ’ye devir ediliyor. Yakın gelecekte kentin merkezinde kent halkına rağmen, kente yakışmayan bir AVM yapılması söz konusu.
Hiçbir tutarlı yanı olmayan bu projeyi nasıl ele alınmalı bilemiyorum. Kentte hiçbir kurum ve kuruluşun sahiplenmediği bu projenin arkasında kimler var? Beklentileri ne? Anlamak mümkün değil.
Selimiye’nin önünde yapılan kazı ve gelecekte uygulanması planlanan projeden (!) sonra kent merkezinde kalabilecek tek yeşil alandan söz ediyoruz.
Kentin simgesi Selimiye’nin siluetini, altındaki binlerce mezar kalıntısını, belki de antik mimari taşınmazları, Hadrianopolis’in surlarını, kentin esnafını, kentin zaten çok az korunmuş yeşil dokusunu yok edecek bir proje. Kısaca eğer bu AVP Projesi uygulanırsa, Edirne kentine karşı işlenmiş en büyük suçlardan biri olarak tarihe geçecektir. Bu AVM’yi yapacaklar, yapılmasına izin verenler veya göz yumanlar hatta bu kentte yaşayıp konuya taraf olmayanlar gelecekte lanetle anılacaktır.
Edirne’nin tarihi ile övünen bazı aymazlar, vicdanlarda ve tarih önünde yargılanacaklarını unutmamalılar. Selimiye’nin siluetini ağaçların bozduğuna inananların ağaçlardan önce Selimiye ile bütün kent yaşamını tehdit eden rantiyenin beton yığınlarıyla mücadele ettiklerinde toplumun gerçek anlamda güvenini kazanırlar. Unutmayın bu kentin bütün yetkili organları, hatta biz zati halkı gelecekte, tarih babanın önünde nasıl anılacağınıza dair kararın arifesindedir.
Kent merkezinde soluk alınabilecek bir yeşillik kent dışından gelmiş uluslararası birkaç sermaye sahibine peşkeş çekilemez. Osmanlı'ya başkentlik yapmış bu kentte, her şeyin ama her şeyin alınıp satılabildiği meta olmadığını da ancak bu kent halkı gösterebilir. İşte o zaman gerçek anlamda ‘Milliyetçilik’ yapılmış olur. Yoksa bu güzel ülkenin geleceği için hiçbir beklentisi olmadan çalışan, mücadele eden ve bu toprakları her şeyden çok sevenleri ucuz yolu tehdit etmekle değil!