Bugün biraz buruk birsohbet olacak, ama değinmeden edemiyeceğim. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Mardinin Midyat ilçesinde terör örgütü PKK'nın bomba yüklü araçla Emniyet Müdürlüğüne düzenlediği saldırıda 32 yaşındaki Edirneli polis memuru Nefise Özsoy şehit oldu. Günler sonra bugün bile yazarken tüylerimi diken diken edİyor.
Nefise ve kendisi gibi polis olan eşi Cumhur Özsoy aslen öğretmen olup atamaları yapılmayınca polis olmayı seçmişler. Yıllarca tebeşir tutan elleri, ülkenin geleceği olan gençleri yetiştirmeye kurgulanan yürekleri buruk olsa da bu yeni mesleği de canla başla yapmaya and içmişler. Eğer gerçek mesleklerini yapmalarına izin verilseydi muhtemelen şu anda Nefize yaşıyor ve ailece tatil hazırlıkları yapıyor olacaktı.
Belli ki yürekleri halkına milletine faydalı olma hevesiyle dolup taşıyordu. Öğretmen olamayınca yine halka hizmet misyonu taşıyan onurlu, bir o kadar da tehlikeli görevi üstlenme kararı aldı binlerce öğretmen gibi Nefise ve Cumhur Özsoy. Bu zor misyonun temsilcisi çift, bugün 4 yaşında olan Elif adında güzel kızlarını kendileri gibi onurlu fedakar bir birey olarak yetiştirmek çabasıyla dünyaya getirdi. Ancak geçen yıl yine bir saldırı sonucu ağır yaralanan baba Cumhur Özsoy memleketi olan Kırklareli'ne gönderilince aile tamamen parçalandı. Anne Nefise eşinin ölümden döndüğü yerde tek başına kaldı, kızları da Edirne'deki anneannenin yanına gönderildi...
Bence karmaşık ötesi, muammalarla dolu bu süreç gelinen noktada herkesi üzüntülere gark etti. İnsan neye, kime kızacağını bilemez oldu... Bu ortak duygu olmalı ki Nefise Öztürk'ün cenazesi adeta bir çığlık gibi kainata yükseldi. Umarım gerekli yerlere o yerlerdeki insanların vicdanlarına, akıl ve mantıklarına da ulaşmıştır... Pek böyle bir beklentim de yok ama...!
Nefise Özsoy gibi vakaları yaşadıkça kötülüklerin olmadığı bir dünya olmasını diliyorum ki tüm iyi insanları alıp kaçabilelim.
Başta Kadın Şehidimiz Nefise Özsoy'a Allahtan rahmet dilemek istiyorum. Sonra da güzeller güzeli Elif'imize, eşi Cumhur Özsoy'a. Annesi Hafize, babası Süleyman Çetin'e, kardeşleri ve tüm ailesi, Emniyet teşkilatına da başsağlığı ve sabır diliyorum. Politikcılardan da 'sabır' dilekleri yerine, evlere yüreklere ateş düşmesini önlemelerini istemek sanırım hakkımız...!
Yani uzun lafın kısası. Biz artık Şehit istemiyoruz. Bu güzel insanlar, kadınlar erkekler ölmesin, şehit olmasın. Evlatlar ana babalar eşler ağlamasın artık. Asıllar sizleri vekil tayin etti, icraat lütfen... Nurlar içinde yatsınlar. Tüm şehitlerimiz karşısında boynumuz eğik. Her gözyaşında af diliyorum onlardan kendi adıma.
Cenazede imamın "Atatürk ve silah arkadaşlarını" anmasına Selimiye'den yükselen alkışların bir anlamı olmalı... Bugünümüzü kimlere borçlu olduğumuzu biz Edirneliler asla unutmayız, bu bizim farkımız. Biz bu farkımızla uyur, uyanırız. Ayrıca Edirneli'nin şehidine böylesi sahip çıkması da ayrı bir gurur. Edirneli'nin sahip çıkışı budur. Doğru bilmişse onu, tanımadığına bile sahip çıkar. Hele bu hayatını halkı için ortaya koymayı misyon edinmiş bir anneyse...!
Sevgili, çok değerli Edirneli ; Sana yakışanı yaptığın anı umarım tüm dünya izlemiş, örnek almış, üzerine düşünmüştür. Size inanmaktan ve Edirneli olmaktan gururluyum. Biz bize yakışanı yaparız..!