Tripss ailesinin bana sunduğu olanak az buz değildi. Tabi o günlerde ben bunun kıymetini ve önemini bilemesem de annem bana Tripss ailesine karşı minnet borcum olduğu konusunu sürekli hatırlattı.
Almanya'ya gidişimizden bir iki yıl sonra, okulu biten Gülay ablamı da yanımıza almıştık. Geride sadece o dönem Edirne Lisesi'nden mezun olup İstanbul Üniversitesi'ne giden Gönül ablam kalmıştı. Annemin naif yapısını ve ruh halini, bir de Gönül ablamın üniversite dönemi olumsuz etkiliyordu. Tabi benimkini de.
Benden altı yaş büyük olan Gülay ablamın okulu bitince ona da yanımıza almış olmamız bizi bir nebze de olsa rahatlatmıştı. Ama annemin aklı fikri Gönül ablamdaydı. Çünkü o dönemin siyasi çatışmaları öğrenci olaylarında her gün birçok yaralı ve ölüm haberleri geliyordu. Her akşam Köln Radyosundan dinlediğimiz haberler içimizi karartıyordu. İstisnasız her akşam saat 21.00 den evvel müzik dolabımda Köln Radyosu açılır, annem her işi bırakıp radyonun yakınına oturur, hüzünle dinlemeyi sürdürürdü. Tabi ben de bu süreçte annemin yanından ayrılmaz onun üzgün halini izlerdim.
Anneme neden ağladığını hiç sormadım. Çünkü biliyordum ki bu onu daha da yaralayacaktı. Ablamın okulunun adı ya da ablamın adı geçmediği için sevinirdim. Ama annem adı geçen çocuklar için dua ederdi. Kederli ifadesinin uzun saatler sürdüğünü, babamın teselli edici sözlerine rağmen annemin o ruh halinden sıyrılamadığını hatırlıyorum.
Düşünsenize evladınız adeta bir savaşın içinde ve siz her akşam onun ölmüş olabileceği haberini almaktan korkuyorsunuz. O dönemlerde telefonla iletişim de bugünkü gibi yaygınlaşmamış. Bu insanın ruhuna ızdırap, işkence ne derseniz deyin. Psikolojinizi felç eden bir şey. Bunu bizzat yaşanmışlıktan biliyorum. Bu yüzden de ailesinde, mesleği polis ve asker olan evladını askere göndermiş olan aileleri çok iyi anlıyorum. Annelerin ruhunun bir mengeneye sıkışmışlığını annemden dolayı çok iyi bilenlerdenim. Annemle birlikte aynı duyguları ben de yaşıyordum.

Söz açılmışken söyleyeyim. Siyaseti sevmeyişim ve inanmayışımın tek nedeni aralarında ablamın da bulunduğu, tek suçları o dönem üniversite okumak olan gençlerin yaşadığı ölüm kalım savaşıdır. Bu yüzden de politikayla hiç ilgilenmedim. Yaşamın hiç sevmediğim bu kısmına ilgisiz kalarak ne kadar doğru yolda olduğumu siyasetçilerin farklı kutuplarda gidip gelmeleri kanıtlıyor zaten.
Mutlaka sağlam ve dürüst politik duruşları olanlar vardır. Çünkü her zaman istisnalar olacaktır. Ama onlar da arada eriyip gidiyor, uzun vadede ortama ait olmadıklarını fark edip geri çekiliyorlar… Ama o dönem anneme, bana ve bizim gibi binlerce öğrencinin ailesine bu travmaları yaşatanları hiç affetmedim affetmiyorum da. (SÜRECEK)