Sizi epeydir ihmal ediyorum. Kusuruma bakmayın.
Malum yerel seçim sürecindeyiz ve siz yine ‘önemli kararlar’ alacaksınız.
“Onu mu seçsem, bunu mu seçsem…” diye düşünürken pek tabii ki yorulacaksınız.
Allah yar ve yardımcınız olsun!
Size bir iyi bir de kötü haberim var.
Kötü haber, tafsilatlı...
Önce, iyi haberi vereyim.
Yerel seçim sonrası evinize çekileceğinize kesin gözle bakılıyor.
Diyeceksiniz ki, “bunun nesi iyi, CHP’nin başında kalmak istiyorum…”
Valla bu artık size bağlı değil. “Kaset operasyonu” sonucu oturduğunuz o koltuktan kalkma vakti gelmiş gözüküyor.
Genel başkanlık koltuğuna oturmanızda katkısı olan güç odaklarının kudreti de sizi orada tutmaya yetmeyecek sanki.
Eninde sonunda, “ne şiş yansın ne kebap” misali bir formül bulunacak ve kenara çekileceksiniz diye düşünüyorum.
Bundan daha iyi haber olur mu; torunlarınızı sevecek vakit bulacak, uzun zamandır yapmak isteyip de yapamadıklarınıza yöneleceksiniz.
Yurt içi ve dışı gezilere katılmak, bol bol okumak, hatta bir anı kitabına soyunmak sizi memnun etmez mi?
Kötü haber ise şu: Artık iyice ifşa oldunuz.
CHP’nin başına getirilişinizi bir “Proje”ye bağlayanlar o kadar çoğaldı ki, artık ağzınızla kuş tutsanız bu kanaati değiştiremezsiniz.
Dolayısıyla, sadece seçim kazanamamanızdan dolayı değil size karşı oluşan tepki.
“Proje” ve sonuçlarından rahatsız çok partili ve seçmen var.
Nitekim CHP seçmeninin -sizin yüzünüzden- sandığı boykot edeceği dillendiriyor.
Bu da, CHP’ye verdiğiniz zararın doruk noktasıdır haliyle.
Buraya nasıl mı gelindi?
Elbette “Proje kapsamı” ve parti yönetim anlayışınız çerçevesinde…
Cumhurbaşkanı adaylığından kaçınmanız, çok dikkat çekti mesela...
Keza, genel başkanlık koltuğunda seçim kazanmak için değil parti içi iktidarı elde tutmak için oturmanız da ciddi bir eleştiri konusu…
Bir de buna, 600 civarı delegenin imzasını yok sayıp kurultay çağrısından kaçışınız eklenince, seçmen nezdinde itibarınız iyice sorgulanır hale geldi.
Evet, fena halde köşeye sıkışmıştınız, maskeniz düşmüştü ve kurultaya gidip güven tazeleme cesareti gösteremediniz, açıkça kurultaydan kaçtınız.
Peki, neden kurultaya gitme cesareti gösteremediniz?
Kimine göre “Proje” gereği, kimine göre yerel yönetim seçimlerinde siyaseti rant kapısı görenlerin baskısı sonucu…
Ancak, ülkeye katılımcı ve çoğulcu demokrasi getirme iddiası taşıyıp parti içi iktidardan başka bir ufuk çizgisine sahip olmadığınızı maşallah o kadar çok kanıtladınız ki, kurultaydan kaçmanız pek yadırganmadı.
Fakat seçmen karşısında ne inandırılıcılığınız ne de güvenilirliğiniz kaldı…
Ve biliniz ki, inançlı seçmen size rağmen CHP’ye oy veriyor.
Ama Partinizin 24 Haziran milletvekili seçimlerinde yaşadığı oy kaybından da sizi sorumlu tutuyor.
Evet, sizin genel başkanlığınızda CHP’nin umut yaratması, iktidar alternatifi bir parti konumuna gelmesini bekleyen yok.
Gelelim “ifşa”nın ayrıntılarına…

Temmuz 2018’de Celal Eren Çelik’in Librum’dan yayımlanan “İçeriden Fethedilen Kale” isimli kitabında, “Proje” meselesine dair ilginç iddialar var.
Kitabın tanıtım bölümünde yer alan soruları değerli okurun değerlendirmesine sunarak bu bölümü bitirelim. Ayrıntılar haftaya kalsın…
//CHP’nin dizayn ve dönüştürme operasyonuna ne zaman karar verildi ve bu projeyle Soros’un bağlantısı neydi?
Kemal Kılıçdaroğlu nasıl parlatıldı, nasıl Genel Başkan seçildi?
TESEV, TÜSES 10 Aralık Hareketi gibi STK’ların bu operasyondaki rolleri neydi ve CHP nasıl adım adım ele geçirildi?
CHP içerisinde “Milli Derin Direniş “ hattı nasıl kuruldu, karşı hamleler neler oldu?
Ekmeleddin İhsanoğlu nasıl aday gösterildi? Hangi ünlü köşkte, kimlerin katıldığı toplantıda çatı aday olarak belirlendi?
Kılıçdaroğlu’nun Küresel Destekleri kimler?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce nasıl ve neden aday gösterildi, asıl amaç neydi?
Kılıçdaroğlu eski ABD Büyükelçisi Ricciardione ile iki buçuk saat baş başa ne konuştu, bu gizli toplantı kim tarafından organize edildi?
Sonraki süreçte CHP’de neler olacak?//