İlk kez bir okurumun iletisini aldım. Bu nedenle bu iletiyi okurumun eleştirilerini önemsemeliyim. Ne demiş?
(Okurumdan özür dileyip atlaya atlaya ve sırayı değiştirerek.)
“Kavram kargaşasına son vermek istemişsiniz... Belki de kafaları daha da karıştıracaksınız...”
“Efradını cami, ağyarına mâni çok önemli...” (Bir kavramı tanımlarken bu tanım ilgili terimle adlandırılan her şeyi kapsamalı. Bu terimle adlandırılmayan her şeyi dışarıda bırakmalı.)
“Ne yazarsan yaz veya ne anlatırsan anlat bütün bildiğin okuyanın anladığı kadardır...”
“Esas önemli olan solcuyu, sosyalisti değil solu, sosyalizmi, komünizmi, faşizmi, kemalizmi tarif edebilmek...”
Okurumun eleştirisini önemsemeliydim, önemsedim de. Bu eleştirilerin ışığında (11.12.2019, 11.3.2020, 25.3. 2020, 30.09. 2020, 14.10. 2020 deki) politika üzerine beş yazımı bir daha ele alayım. Ama önce bir ön not: Amacım “Ben anlatayım, açıklayayım, tanımlayayım sen de ezberle” değil. Umudum politik kavramlarla ilgili bir tartışma başlatmak. Neden? TV lerde, gazetelerde, dergilerde, kitaplarda hep aynı şeyi görüyorum: İlk karşı tez var gibi ama karşı iki tez de temelde yalnızca birbirine karşı kapitalist yönetime, kapitalist sisteme karşı değil. Bu benim gördüğüm, benim görüşüm. İşte bu görüşümü tartışmak istiyorum.,
İlk yazımda edindiğimiz beş genel bilgiyi paylaşmış, sekiz genel soru sormuşuz. Yargı yok, tanım yok. Okurlarımızın katılımını beklemişiz.
İkinci yazımda önce TV kanallarımızdaki tartışma konularını özetlemişiz. Sonra da planladığımız politik yazı dizimizde neyi, nasıl ele alacağımızı yazmışız. Yazı dizimize giriş yapmışız.
Üçüncü yazımızda (bir anıyla) ülkemizdeki komünist darbe girişimine değinmiş, burjuva devriminden sonra Fransız parlamentosunda sol-sağ terimlerinin kavramsal karşılıklarının olduğunu yazmış ve bir sonuca varmıştık.
Bugün sol ve sağın ekonomik karşılıkları yok.
Dördüncü yazımda önce biraz dedikodu yapmışız. Önceki yazılarımızı özetlemişiz. (Bunu ara ara yapacağız.) Bir anıyla ekleme yapmışız. İki genel yargıda bulunmuşuz.
Bugün ülkemizde sosyalist olunamaz, sosyalizmden söz edilemez.
Herkes (küçük ölçekte de olsa) komünist, (Türkçe terimle) hakçı olabilir. Sözle değil, yaptıklarıyla, topluma hizmetiyle.
Şimdi okurumuzun eleştirileri:
“Efradını cami ağyarına mâni” tanımlamanın na nitelikleri. Buna yenge örneğini veririz. Akraba hanımı değil (Ağyarına mâni değil.) Amca dayı hanımı değil (Efradını cami değil.) Tanımlamanın bazen ne denli kolay bazen ne denli zor olduğunu matematikten biliriz. Eksi sayı veya kesir ne? Cebir ne? Matematik ne? ... İlk iki sorunun yanıtı kolay. Baştan verebiliriz. Cebirin tanımı biraz karmaşık ama yine cebiri başlangıçta verebiliriz. Matematiğin tanımıysa ancak bir matematik dalını anlattıktan sonra bunu da örnek alarak en sonda. Sosyalizmin, komünizmin, faşizmin, kemalizmin tanımını da birçok şey anlattıktan sonra yazı dizimizin sonunda vereceğiz. Önce kavramsal karşılığı olmayan terimleri bitirelim. Sosyalistleri, komünistleri... örnekleyelim.
Yazdıklarımız, anlattıklarımızla okuyanın anladığı arasındaki ilişkiye gelince. Kapitalizmi benimsemişlerin terimi hedef kitle. Bizse bizimle birlikte sorgulamak, araştırmak, öğrenmek isteyenler diyoruz. Amacımız onlara ulaşmak ve onlarla paylaşmak. Sol-merkez-sağ bir palavra deyince solculuğuyla böbürlenip kapı komşusuna bile yararı dokunmayanları karşımıza alacağımızı biliyoruz. Bunu istiyoruz da. Dost olmamız gerekenlerin de kafası karışabilir mi? Anlattıklarımızla anlatmak istediğimizi anlatamamış olabilir miyiz? Evet. Az söz çok anlatırı biz de beğeniriz ama bu her zaman olanaklı değil ve becerilerimizle sınırlı.
Bizimki iyi niyetli bir girişim. Başarı katılıma da bağlı. Biz yılmayacağız, bu çabamızı sürdüreceğiz, eleştirileri benimseyeceğiz ama vazgeçmeyeceğiz.
Sağlıcakla,