Bir iki yazı genel politik ekonomiyi irdeleme çabamızı bırakalım ve güncelleşelim.
AKP yönetimi sürdürülemez.
Bu yargımıza “Bekir Öztürk’ün KÜRESEL KUKLA: AKP, Ergun Poyraz’ın TAKUNYALI FÜHRER, Barış Yarkadaş’ın AKSARAYIN SIRLARI, Murat Ağırel’in SARMAL, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun METASTAZ ve CENDERE, Sabahattin Önkibar’ın DEVLET BAHÇELİ” hatta “CHP yayını 15 TEMMUZ’DAN SONRA AKP” veya benzeri kitaplardan etkilenerek ulaşmadık.
Öncelikle (Tarihi Materyalizm’den) biliyor ve görüyoruz ki siyasi yöneticiler ve partiler ulus içi ve uluslararası ekonomik yapının sonucu seçilir ve etkin olur. Aynı sözü somutlaştırırsak “Ülkemizi ne Tek Adam ne de AKP yönetiyor. Ülke yönetimi karmaşık bir süreç. Örneğin Kent Hastaneleri’ni, otoyolları’nı, hava limanları’nı... yani bugün kullanmasak da görmesek de hep birlikte parasını ödediğimiz bunca yatırımı Cumhurbaşkanımız mı tasarladı, planladı ve inşa etti? Yayında sözü edilen beş inşaat yüklenicimizin parasal gücü ve inşaat bilgi ve deneyimi bu yapıları başarmaya yeter mi? Cumhurbaşkanımızın da bu denli başarılı bu beş yüklenicimizin de yerli ve yabancı danışmanları yok mu? Bunlar ne kadar etken, biliyor muyuz? Berat beyin hem ekonomi bilmediğini hem de maliye ve hazineyi yönettiğini söylemek çelişki değil mi? Neden hep cumhurbaşkanımıza saldırıyoruz? Cumhurbaşkanımızın nasıl adım adım başarıya ulaştığını hatta AKP nin nasıl yönetime geldiğini unutuyor muyuz?” Daha ilginç bir soru: “Cumhurbaşkanımızın bu denli çok kişiye dava açması kendi kararı mı?”
Bir tür dedikoduya daldık. Ana savımıza geri dönelim:
“AKP yönetimi sürdürülemez.” Bu yargıya bizden önce varanlar var. Örneğin “Atilla Yeşilada Ekonomide sonuna geldiğimiz Yollar’ı” 2019 un başında yazmış. Atilla bey ilginç bir ekonomist. Kendi anlatımıyla “10 sene ekonomi ve finans eğitimi görmüş. 6 sene ABD’de çeşitli üniversitelerde misafir sanatçı olarak bu branşlarda eğitim vermiş. 30 yıldır Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomi, finans ve siyasetini inceleyerek hayatını kazanıyor.” İlginç bir anlatımı var. “Anlayan anlasın.” tarzıyla yazıyor. Yabancı dillerden yararlanıyor. Arada küfür bile ediyor. Güldürmeyi seviyor. Ama her kanaldan ekonomi bilgisini, istatistiklerini kullanıyor, irdeliyor, değerlendiriyor. Sonuç: “Sonuna geldiğimiz yollar. Örneğin James Rickards Çöküşe Giden Yol’da ölçeği büyütüyor. Dünya ve özelde Amerikan ekonomisini ele alıyor. Ekonomik ve tarihi uzun öykülerle, zaman zaman romanlarla, kurgularla, söyleşilerle, betimlemelerle sıçrayarak aynı sonuca ulaşıyor.”
Biz yargımızaysa çok daha basitçe ulaşıyoruz: “2002 den bugüne AKP nin aldığı oylara bakıyoruz. (Herhangi bir regresyon analizine başvurmadan) noktalara en yakın ve düzgünce bir eğri çiziyoruz. Bunu 2020 sonrasına uzatıyoruz. Sonuç bize diyor ki çok özel ve etkin ekonomik veya politik önlemler alınmadıkça AKP yönetimi sürdürülemez.
Sonraki yazımızda da sonrasını irdelemeye çalışalım.
Sağlıcakla,