Korona belasından henüz kurtulamadık, birde ikinci devresi varmış ne işse. Halkımızın ve esnafımızın haklı, ısrarlı istekleri ile 1 Mart'tan itibaren bazı yasaklar kaldırılıyormuş. Zaten 15 Şubat'tan itibaren köy okulları, daha sonrada bütün okullar yüz, yüze eğitime başlıyor deniliyor. Salgının devam ettiği bu günlerde böyle bir uygulama ne kadar doğrudur? Zaten öğretim yılının yarısı geçmiş, geriye Mart, Nisan, Mayıs'ın sonunda okullar tatile girer, ondan sonra yaz tatili başlar. Aileler yazlıklara gidecektir bu nasıl önlenir? En iyisi bu yılı feda edip gelecek yıla Eylül ayında eğitime başlamak salgına karşı daha garantili olmaz mı?
1 Mart'tan sonra lokantalar, kahvehaneler, kafeler duruma göre açılacakmış.
Bilhassa lokantalar normal zamandakinin % 30 müşteri kapasitesine göre hizmet vermeli, niye olmasın bir masada iki kişi veya üç kişi olmak üzere pekala olur. Bu kış günü yemeği paket yaptırıp eve götürene kadar yemek soğuyor ve lezzeti bozuluyor. Diğer yiyecekler de öyle. Kara kış gidiyor artık önümüz yaz turizm mevsimi açılıyor. Edirne turist akınına uğrayacak. Bu kadar ziyaretçi lokantalara dolarsa yine bu tedbirler bir işe yaramaz olur. Bu konulara daha başka tedbirler arayıp bulmalı, öyle ki ne şiş yansın ne kebap. Lokantacılarda kendi yönünden haklı olabilir, ama önemli olan burada halkımızın ve Türkiye'nin sağlığıdır.
Kahvehaneler açılsın mı açılmasın mı? Bazı kahvehanelerin bahçe kısımları var, nasıl olsa kara kışı atlattık bu günlerde yalancı bahar yaşıyoruz. Kahvehanenin bahçe kısmına masalar konup bir masada iki kişi olmak üzere böyle bir sistemle servis yapılabilir, kapalı kahvehanelere de havalandırma sistemleri yapılmalı, garsonlar plastik eldivenli olmalı beyaz ceket giymeli, servislerde kağıt bardak kullanılmalı, bir masada iki kişi oturacak şekilde düzenlenmeli, masalarda oyun oynanmamalı, uzun müddet oturulmamalı, gazete okunmamalı, en fazla 20 dakika oturup kalkılmalı, bu tarzda kahvehanelerde açılmalı. Kahvehaneleri bu şekle getirilirse kapalı tutmakla doğrumu yapıyoruz.
Artık yaz göründüğüne göre parklar niye açılmasın, bir masada iki kişi oturacak şekilde bir düzenleme yapılırsa, garsonlar plastik eldivenle servis yapıp, kağıt bardaklar kullanılırsa niye parklarda açılmasın, onlarda halka hizmet vermesin.
Halk, o yasak bu yasak denilirken patlayacak hale geldi. Hava biraz güneşli sıcak olunca kimse yasağı dinlemiyor, kendini sokağa ve kırlara atıyor, polislerde bıktı artık bu işten, onlarda bir yerde hoşgörülü davranıyorlar çünkü başka yolu yok.
Havalar ısınıyor, Nisan'dan sonra turizm mevsimi başlar, yurt dışından, yurt içinden gezi trafiği artacaktır, yazlıkçılar yazlığına gidecek nasıl engellenebilir, çok zor. Hadi gel de engelle bakalım, engellesen turizm gelirimizi kaybederix.
Korona salgını Çin'den çıktı, bu salgının ilk aşısını da onlar buldu, dünyaya milyonlarca ilaç satıyorlar, Türkiye'de satın alıyor. Şeytan bu ya dürtüklüyor, acaba Çinliler bilerek, mahsus mu sırf para kazanmak için mi bunu yaptı, bu salgını çıkardı, bu kadar insan ölmesine rağmen, çünkü kapitalist düzende zengin olmak için her şey mubahtır sistemi uygulanır, ne dersiniz ? Yasaklar elbette uygulansın ama insanları da patlatacak seviyede değil, aksi ne kadar doğru olur acaba?