Gülçavuş Köyü sahilinin müdavimlerini 19 site ve yüze yakın müstakil evde oturanlar oluşturur. Genellikle emeklilerin ve onları kısa sürelerle tatil için ziyarete gelen çocukları ve yaz dönemini dede ve ninelerinin yanında geçiren torunlar gündüzleri deniz boyundaki sahili, akşamları sahile doğru dikine inen yürüyüş yolunda yürüyerek günü tamamlarlar.
Hafta sonları yoğun geçen günleri hafta içinde her zamanki sakinliğine bırakıverir. Tatilcilerin dönüşünden sonra sahil ve yürüyüş yolu dedeler, nineler ve torunlara kalır.
Saros kendi kendini temizleme özelliği nedeniyle bir kaç haftada bir alt akıntılara neden olur. Bu dönemde suyun sıcaklığı düşer, denizde yüzerken bu akıntıları hissedebilirsiniz vücudunuzda.
Küçük torunu serinlesin diye her gün olduğu gibi yine sabah saatlerinde kahvaltıdan sonra sahile birlikte yürüyerek indiler. Kendisi uzandığında 4 yaşındaki torunu denizin kıyısında suyun içinde oynamaya başlamıştı bile.

Denizin içinde küçük gruplar halinde sohbet eden emekliler, ilerde taşların orada yüzen iki gençten başkası yoktu daha denizin içinde.
Emeklilerden birisi kıyıya doğru yaklaşarak suda oynayan küçük çocuğa doğru baktıktan sonra dedesine dönerek tanıdık bir ifadeyle;
“Torunu her gün getir suya. Bu yaşadığımız son iyi günler olabilir. Denizin suyu çok sıcak nedense. Bir türlü soğumuyor bu yıl. Mayıs başından beri giriyorum suya hep sıcak. Eskiden belirli dönemlerde su soğuk olurdu. Bu sabah dilimle suyu yokluyorum tuz oranı çok düşük. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum. Denizin dibi de yemyeşil. Sanki kaplanmış gibi. Tat yok bu yıl denizimizde, umarım büyük bir sorun yaşamayız.”
İki emekli yan yana oturarak dalgın bir şekilde bir süre seyrettiler denizi ve kıyısında büyük bir neşeyle oynayan küçük çocuğu. Dedesi;
“Ben 25 yıldır buradayım. Öğretmen emeklisiyim. Öğretmenlik dönemimde girdiğim bir kooperatif sayesinde bu yazlığa sahip oldum. Her yıl yaz başlangıcında büyük bir heyecan ve mutluluk içinde geliriz eşimle birlikte buraya. İlerleyen günlerde kızım, damadım, oğlum, gelinim ve 3 torunum gelirler. Büyükler iki gün kalır giderler, torunlar yaz boyu bizlerle birlikte kalırlar burada. Bu en küçük torunum. Burada büyüttük torunlarımızı biz. En büyük olan üniversiteyi bitirdi bu yıl. İlk yıllar gençlere sıkıcı gelen buralar artık onlar için de dinlenmek, tatil yapmak için en ideal yerlerden birisi haline geldi. Hepsi buraya geldi mi dinleniyorlar, mutlu oluyorlar. Marmara’da deniz salyası, Keşan’da FSRU limanı, devletin kıyıları satmaya başlaması. Bunlar endişe verici gelişmeler. Eğer Saros’u da kaybedersek geriye ne kalır. Bizler buraların keyfini sürdük, çocuklarımızı büyüttük, torunlarımızın ne suçu var. Onlara ne deriz yarın biz. Kötü yönetiliyoruz kötü. Doğa bu kadar baskıyı kaldırmıyor artık.”
İki emekli gözleri suda oynayan küçük çocuktan ileri ufuk çizgisine doğru endişeli bir şekilde bakmaya devam ettiler.