Kırkpınar'ın gerçek Başpehlivanı kimdi dersiniz!?
Elbette Ali Gürbüz!...
Dede ve baba geleneğini sürdüren, babasının yarım kalan hikayesinin peşinden giden, az ama öz konuşan, konsantrasyonunu hiç bozmayan, centilmen, pehlivandan çok profesör edası taşıyan dev bir adam. Türk yağlı güreşi adına çok büyük kazanç. Çok büyük emeklerle geldiği zirvede, tüm pehlivanlar için bir idol!...
Önce geçmiş Kırkpınar güreşlerinden küçük anılar
… 1988'de Hürriyet Haber Ajansı'nın yeni kurulmuş Edirne Bürosu'nda birkaç haftalık muhabirim. Kırkpınar geldi çattı... Pehlivanları tanımıyorum, yağlı güreşten, teknikten, oyunlardan haberim yok. Çayırdaki ortamı çok seviyorum ama, güreş haberi yazacak donanıma sahip değilim. Şimdiki gibi, cep telefonundan, 'kopyala yapıştır'dan, değil benim; gelecekteki mucidinin bile henüz haberi yok!… Tek güvencem, bürodaki diğer arkadaşlarımın işi kurtaracağına olan inancım... Çünkü büro çalışmasında önce' biz', sonra 'ben' var. Hepimiz haberde önce 'Edirne hha', sonra da kendi imzamızı görmek için çabalıyoruz…
O yıllarda Er meydanında yerliden çok yabancı gazeteci, bir TRT kamerası, biri rahmetli Fahrettin abi, üç dört fotoğrafçı, kadın gazeteci olarak da Nevin (Ağır) ve ben varız. İkimiz de okullu gazeteciyiz ama, bu ortamda adeta şaşkın ördek gibiyiz… Fotoğraf çekiyorsun ne çıkacak belli değil. Yazacaksın bir ton isim, kim hangi boy, aynı anda bir sürü müsabaka! Basın tribününe çıkıp sıraya girecek, telefon bağlatacaksın. O gürültünün içinde merkezle anlaşmaya çalışıp haber yazdıracaksın.
Gazeteciler, Er meydanının güreşten uzakça ve serin köşelerinde aksiyon kovalıyor, kimi fotoğrafa odaklanmış kimi pür dikkat güreşte… Ünlü spor muhabirleri ve güreş yazarlarını imrenerek izliyorum. (Böyle huylarım vardır.) Kim, hangi meslekten olursa olsun, üstatlara hayranlık duyarım. Duyarım da bir merhaba demeye çekinirim. Şimdi gençler, böylesine 'ezik' diyor.
Tüm ajans ve gazetelerden deneyimli ekipler, detay haberlerle kıran kırana birbirini atlatıyor. Her birinde 2-3 tam sayfa Kırkpınar haberi. Çayırda yanımda oturan muhabirin ertesi gün sayfa sayfa haberi çıkıyor. Sen biraz mahcup! Gerçekten işte bu ezik bir durum!
Derken halim selim bir adam başpehlivan oluyor. Adı Recep Gürbüz!... Ayhan Işık bıyıklı, naif, abartısız… Seyirci çok seviniyor, gazeteciler 26 yaşındaki bu genç Recep'ten övgüyle söz ediyor. 'Seneye de altın kemeri kaptırmaz!", "Altın kemerin ebedi sahibi olur!"
Bir, yedi yaşındayken Akhisarlı Mustafa Yıldız'ı çayırda (sonradan iki kez başpehlivan oldu) görüp ağladığımı bir de Recep Gürbüz'ün başpehlivanlığını çok iyi hatırlıyorum. En büyük amcam (rahmetli Abdurrahman Koçyiğit) beni spor müsabakalarına götürürdü.
Aile piknik yaparken sazlarla çevrili ve tahta iskemlelerin dizildiği çayırda sürekli sorularla amcamı bunaltıyorum. Bir anda güneşin altında yağdan parıldayan simsiyah genç bir pehlivan gördüm. Ne düşünüp korktuysam, başladım ağlamaya, yüzümü amcamın dizine sakladım bakamıyorum... Sonraki yıllarda Mustafa Yıldız'la tanışınca, sanki o benim 7 yaşındaki düşüncelerimi biliyormuş gibi utanmıştım...
27 yaşında bu dünyadan göçüp giden Recep Gürbüz'e gelince, O'nun misyonu ise bugün, yüzünü hiç göremediği oğlu tarafından zirveye taşınmış bulunuyor.
… Geçmiş; gerçekten çok güzeldi. Her geçen yıl öncekileri ve oradaki insanları arıyor özlüyorum. Çünkü bu; o geçmişte güzel şeyler biriktirmek, farkında olmak ve yaşamakla alakalı… Umarım bundan sonrası için de, gelecekte aynı duyguları taşırız.
Bu yıl, Ali Gürbüz'le kıran kırana mücadele eden ve ikincilik kürsüsüne çıkan İsmail Koç; Trakya Birlik'le 2023'e kadar anlaştı. D Max'ın yağlı güreş uzmanı ekibiyle, gerçekten profesyonelce yaptığı yayını izlerken kispetinde Trakya Birlik yazan sakallı bir pehlivan görünce şaşırmıştım. Ama İsmail Koç çayırda fırtına gibi esti. Ali'den tek eksiği tecrübeydi sanırım Yoksa boylar kilolar denk… Bir ara 'Eyvah Ali gider mi?' diye düşünmedim değil!.. Ama Ali gerçekten güreşin ordinaryüsü … Evet ben Ali'nin kazanmasını, altın kemerin ebedi sahibi olmasını istiyorum. Çünkü bilgiyle, deneyimlenmiş, azimle katlanmış büyük bir emekle, sabırla ve adeta ders veren bir hoca gibi çayırda…
İsmail Koç, mutlaka geleceğin altın kemerlerine en kuvvetli aday!... Konya'da doğmuş Antalya güreşinden geliyor ve Trakya Birlik adına yarışıyor. Eyvallah kendisine teşekkür ederiz. Ama isteriz ki sadece 'kıspet arkası yazısı' olarak değil, varlığıyla da Edirne güreşine katkı versin. Yoksa ticari bir anlaşma olarak kalır, Kırkpınar'a da yağlı güreşe de ilaç değil, yara bandı olur.
Bu arada Trakya Birlik güreşçilerinin, teknik ekibinin başarıları öyle az buz da değil, dünya çapında! Nerdeyse birliğin kendisinden çok tanınıyorlar. Bu yüzden de hazır lokmayı ben pek yakıştıramıyorum birliğime.
Gelelim Ali Gürbüz neden benim başpehlivanım değil!?
Çünkü; bir Edirneli olarak, benim başka bir başpehlivanım var. Dünya güzeli 13 yaşındaki bir çocuk, Bayram! Uzun hastalığım süresince gözümden kaçan haberlere göre çok yol kat etmiş, çok iyi işler yapmış.
Ekrandan güreşleri izlerken gördüm Bayram Gümüşdağ'ı. İlk yüzü dikkatimi çekti. Sonra Teşvik 2'de birincilik kürsüsüne çıktı, içi kıpır kıpır, mutlu gururlu. 'Serhat Şehri Edirne' derken nasıl da yükseldi, beni de ağlattı kerata…
Hemen dedim ki; Edirne bu çocuğa ve kulübüne sahip çıkmazsa yuh olsun!
Yıllardır mızıldanıp dururuz, 'Edirneli başpehlivan yok diye'!... Sahip çıkmazsan tabi ki olmaz!... Pehlivan diye besleyip body guardlık, bağ bahçe işleri yaptırırsan, masa başında pinekletirsen ya serseri olur, ya bahçıvan, ya da yağ bağlayıp obez!
Gideceksin kulübüne bu çocuğu ve onun gibileri kimler çalıştırıyor, kimler ilgileniyor önce oradan başlayacaksın. Hazırlop yok, emek vermeden olmaz! Emek en yüce değer, emek verene saygı göstereceksin! Hangi şart ve koşulda olursa olsun bu çocuğu ve onun gibi onlarcasını sporla birlikte eğitecek, ona bir kalite ve duruş kazandıracaksın. Sonrasında o çocuk sadece iyi bir sporcu değil mükemmel de bir insan olarak toplumda yerini alacak.
Edirne adına ülkemiz, geleceğimiz adına sokakta üstüne basıp geçtiğimiz ham elmasları işlemek, ışıl ışıl hale getirip topluma kazandırmak görevinden, hangimiz kaçınabiliriz?
Ali Gürbüz bir misyon bir ekolün devamı olabilir ama biz sıfırdan yepyeni Ali Gürbüz'leri ancak böyle yetiştirebiliriz. Emek ve sabırla…!
Toparlanın bakalım, oluruna bırakıp, 'mış' gibi yapmaktan sıkılmadınız mı!?
Hodri meydan, bu emeği vermeye kimin cesareti ve sabrı var.