Büyük dedem Apdurrahman Demiray 1910 yılında Makedonya’dan büyük sıkıntılarla getirdiği ailesini akrabalarının olduğu Vaysal Köyü’ne götürür ve oraya yerleşirler.
Asıl meslekleri olan meşe odunundan mangal kömürü üretme işini (torlukçuluk) yapabilmek, yanında hayvancılık ve tarımı da sürdürebilmek için kalabalık ailelere ve sürekli yeni yetişen gençlere gerek bulunuyor. Genç nüfus önemli bir sermaye kaynağıdır o dönemler. Çocuklar yürümeye başladığı anda üretime katılırlar.
Bu yüzden büyük dedem ölenlerin yanında yaşayan 2 kız, 4 erkek çocuğa sahip olmuş, onları yetiştirmiş, evlendirmiş, hepsine hane açmış.
Dedem ve ninemin de çocuk yaşta ölenleri de sayarsak 8 çocukları olmuş. Dört tanesi yetişmiş, üretime katılmış. Torlukçuluğu bıraksalar da coğrafi şartları uygun olan Vaysal’da hayvancılıkta ve hayvancılığın olmazsa olmazı tarım yaparak üreterek başarılı olmuşlar, yaşama tutunmuşlar.
Babam ve annemin ilk çocuğuyum. 1969 yılında babam köyde büyüyen hanemiz ve geçim kaygıları nedeniyle annemin ısrarlarıyla Edirne’ye taşınmaya karar verdiğinde iki kız kardeşimle birlikte üç kardeş olmuştuk.
Edirne’ye geldikten sonra üç çocuk ile yaşama tutunmaya çalışan babamın 1977 yılına kadar haftanın 7 günü günde 12 ile 16 saat arasında çalıştığını anımsarım. Önce kiremit fabrikası, sonra Bat pazarındaki ekmek fabrikasında. Geceli gündüzlü çalışmasının sadece bir tek nedeni vardı; kızanlarını doyurabilmek, giydirebilmek. Bir de sonradan aramıza eklenen erkek kardeşimiz daha olunca babamın iş yoğunluğu daha da arttı. 1977 yılından sonra devlet memurluğuna geçtikten ve çok düşük olan memur maaşı yetmeyince ikinci işi olan taksiciliğe başladı. Yine yetmedi inşaatlarda çalıştı ve biz dört kardeş liseyi bitirip ekmeğimizi elimize alana kadar iki/üç iş birden yaptı babam.
Evin en büyük çocuğu olarak babamın ve annemin biz dört çocuğunu yetiştirirken çektikleri sıkıntıları gün be gün izledim. Lise yıllarımda karar verdim; ben evlenirsem tek çocukla yetinecektim.
Evlendikten sonra doğan oğlumun ardından başka çocuk istemedim. Eşimin tüm ısrarlarını göz ardı ederek tek çocuk kararımdan dönmedim. Oğlumun küçüklük döneminde kardeş mırıldanmalarını da kulaklarımı tıkadım.
Arkadaşlarımla da bu tek çocuk/iki çocuk konusunu çok tartıştık. Ben tek çocukla kalarak onunla yakından ilgilendim, maddi manevi bütün enerjimi tek oğlum üzerinde yoğunlaştırdım.
Emeklilik günüm geldiği gün 46 yaşımda emekli oldum. 12 yıldır ayak/yorgan dengesini tutturarak emeklilik günlerimin keyfini sürüyorum, geziyorum. Soranlara; “Ben çalışmaya karşıyım” diyorum şakayla karışık.
Şu anda 31 yaşında olan oğlumda benim gibi düşünüyor. “Tek çocuk yeter baba” diyor.
Geçen yıl Türkiye’de kaba doğum oranları açıklandı. Sonuç;
En düşük Edirne. Binde 8.8.