Çekilme deyince pek çok kişinin aklına çekip gitme, bir daha hiç alâka kurmama geliyor… Hıh! Küstüm işte; bana ne, bana ne… şeklinde bir anlayış. Tabii olarak devletlerin stratejik çıkar ve davranışları bu “muazzam” yaklaşım üzerine kurulu değil. Zaten düğün, derneği de tam bu noktada yapıyoruz. Yahu, ben geçen gün küstüm birisine sonra çekip gittim, bir daha da görüşmedim. Ne demek hem çekilip hem de arada alâka kurmak.
Sevgili uluslararası politika dehası, o senin kişiyle olan ilişkin! Bu ise devletin eyleme biçimi… İkisi arasında dağlar kadar fark var. Şimdi diyeceğim ki; Carr’ın birey ile devletin ilişkisi bağlamındaki çarpıcı örneğine bakın ama eski kitap diyenler olacak…
Neyse, ABD bir devlet… Bu sürprizli tanımlamadan sonra şunu da ekleyeyim; ABD küresel çapta çıkarlarını uygulamak için uğraşan ve bunu yerine getirebilmek için de ittifak ilişkileri ortaya koyan bir devlet. Bir de bulunduğu yerlerde, daha doğru bir tabir ile işgal ettiği yerlerde kendisine tabi olan gruplar yaratmaya çalışan bir devlet. Örneğin; Irak’ın Kuzeyinde bir “de facto” yapı ittirdi ABD, Irak’ın işgal edilerek bir federal devlet yapısına dönüştürüldüğü dönemde. Bunun yanı sıra herkesin uzmanı olduğu konulardan biri olan Suriye’de de benzeri bir davranış sergilemeye çalışıyor şu anda; özellikle SDG adı verilen ve özgürlükçü şirin bir forma büründürülmeye çalışılan terörist organizasyonla.
Yani ABD çekilmeden önce çekilmesinin alt yapısını hazırlar… Daha doğru bir ifade ile hazırlamaya çalışır. Afganistan’da bu durum NATO müttefikleri oldu, Irak ve Suriye’de bir kısmı terörist örgüt olan sözde özgürlükçü demokratik yapılar. Ha bu arada bu özgürlükçü, demokratik ifadeleri de hep pazarlama unsuru. Amerikalıların tabiriyle şekerle kaplama (sugar coating)… Yani acı bir şeyi yutturmadan önce şekere bandırmak diyelim.
ABD’de Bush’tan yönetimi devralan Obama’nın en önemli amaçlarından biri de 11 Eylül olayı sonrasında Afganistan ve Irak’ta gerçekleştirilen geniş çaplı askeri faaliyetleri sona erdirmekti ki; Suriye meselesi patlak verdi. Böylece ABD; Afganistan, Irak ve Suriye’de askeri faaliyet yürüten bir devlet haline geldi.
Bu noktada emperyalizm mantığı ile bakarak gidilen bölgeden imparatorluklar döneminde olduğu gibi köle ve yeraltı kaynağı alarak zenginleşen bir devlet arayışı içinde olanlar oldu. Umarım bunların arasında aradıklarını bulanlar olduğu gibi bu ifade ile Amerikan karşıtlığı yaparken Rusya Federasyonu’na ses çıkaramayanlar da Rusya Federasyonu’nun yaptıklarını görebilmiştir. Bu süreç aslında bir “status quo” ortamında ABD’nin dengeyi lehine çevirerek, yerel ölçekte kendisine bağlı grupları yaratarak politik etkisini ortaya koyabilme çabası idi. Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’nin kuzeyinde bu hususa dair mevzii başarılar elde etti. Afganistan’da ise yerel dinamiklere bakıldığında pek de başarılı gibi görünmüyor. Afganistan meselesi için ABD devletler bağlamında ilişkiler kurmak zorunda…
Gelelim çekileceği yerlerden çekilme meselesine… Trump, Suriye’den asker çekeceğini açıklayınca bir şaşkınlık yaşanmıştı kamuoyunda… İtiraf edeyim pek şaşırmamıştım o vakitler… Sadece birkaç ay daha sonra olmasını beklediğimi ifade etmiştim. Zira ABD kendisine bağlı bir grubu ortaya çıkarmış; Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi devletlerle de asgari müştereklerde anlaşmak suretiyle bir askeri girişimin temellerini atmıştı. Hatta güzide basınımızda “yaratıcı” bir isimle buna “Arap NATO’su” gibi bir isim de verilmişti. Mahirdir basınımız isim bulmakta…
Irak’ın kuzeyinde ise “de facto” yapı ABD olmadan ayakta duramayacak konumda. O derecede ki bu bağımlılığı, yıllarca kendilerine bağlı insanları bağımsız devlet olacağız diye kandıran Barzani aşireti kendi yetersizliği dolayısıyla 25 Eylül 2017’de yapılan bağımsızlık referandumu sonucunda bile bir faaliyet gösteremediler. Dolayısıyla burada hem Suriye hem de Irak’ın kuzeyindeki yapılarda bir Amerikan bağımlılığı buna ek olarak da fırsattan istifade eden Rusya Federasyonu desteği olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Bu şartlarda ABD ile bu denli ilişki dahilinde olan her iki bölgede de ABD daha 5 Ocak 2012 tarihinde Savunma Sekreteri Leon Panetta imzası ile ortaya konan stratejik çıkarları dolayısıyla bu yapıları desteklemeye devam ederken yükü yine aynı belgede açık bir şekilde belirtildiği gibi bölgedeki müttefiklerine bırakmak üzere. İşte ABD’nin çekilmesi bu demek!
Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları…