Türkiye’deki analiz kolaycılığının önemli noktalarından biri de ABD-İsrail ilişkisinin dünya üzerinde yegâne ilişki olduğu görüşüyle ağza gelenin söylenmesi üzerine kuruludur. Ohoo, ne analizler çıkar bu ilişkiden hele bir de içine azıcık Rockefeller, Rothschild ailesini de kattık mı oh miss…
Tabii her ne kadar güzide halkın aydınlanma isteğine uygun davranmak suretiyle televizyon ekranlarında bu seviyede bir analiz düzeyi çoğu programda ortaya konsa da elbette politoloji alanında analiz böyle bir şey değil. İşin acı tarafı bunun bir analiz düzeyi olmadığını bilen, akademik bir ortamda karşısına böyle bir şey geldiğinde en ağır tenkitlerle belirten insanların popülarite uğruna bunu yapması…
Neyse kendimi acılarımla baş başa bırakıp konuya gireyim; evet ABD ile İsrail arasında yüksek seviyeli bir karşılıklı çıkar ilişkisi vardır ancak bu Rusya ile İsrail arasında bir ilişki olmadığını göstermez.
Uluslararası politikanın sistemik yapısında eyleyen birimler olarak devletlerin, önceliği ne liberal idealistlerin söylediği gibi güçlü devletin (ABD) başka devletlerin güven, huzur ve demokrasisi için kendinden geçercesine yardımcı olmasıdır ne de bireyin uluslararası politikaya etkisinin olduğunu savunan yaklaşımlardaki işçiler bir gün dünyayı değiştirecek şeklindeki önermedir. Devletler uluslararası politikanın sistemik yapısında çıkarları için hareket ederler ve böylece aynı anda hem mücadele hem de iş birliğinin olduğu bir sistemik yapı çıkar ortaya.
Yani bir tarafta bir grup ve onun taraftarları diğer tarafta diğer bir grup ve onun taraftarları şeklinde bir uluslararası politika ortamı hiç olmamıştır. Bu durum Soğuk Savaş döneminde bile gerçekleşmedi. İran Kontra, Ping Pong Diplomasisi falan dersem anlaşılır bu durum…
Uzatmayalım; Suriye meselesi ortaya çıktığından beri Türkiye’de Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne muhabbet besleyen bir kesim sürekli olarak iki kutuplu dünya düzeni söylemi üzerinden ABD’nin ne kadar da kötü olduğunu anlatıp duruyor. Temel politika inceleme ve analizinden hayli uzak bir şekilde yapıyor üstelik bunu.
Bu grubun aksine bendeniz görüş olarak büyük devletler olmaları dolayısıyla ABD, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin çıkarları uyuştuğu ölçeklerde iş birliği halinde olduklarını savunageldim. Yukarıdaki örnekler de bunun erken dönem temsilcileridir. Ancak bu durumun en göze batan hali Haziran 2019’da İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD Başkanlık Makamı Güvenlik Danışmanı John Bolton, Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev’in buluşması ile ortaya çıktı.
Yakın zamanda bir kitap yazdım “ABD’nin Suriye Politikası ve Bölgesel Etkileri” başlıklı bu toplantı ve onun sonuçları gayet ayrıntılı bir şekilde açıklandı orada ama bir köşeye sığacak şekilde özeti geçeyim buradan… ABD, Rusya Federasyonu ve İsrail üçlüsünün buluşmasının ardından İran’ın Golan bölgesindeki askeri varlığı ciddi anlamda akamete uğrarken bu baskı Rusya Federasyonundan geldi. Buna ek olarak Suriye ile İran arasında gerçekleşen ticari faaliyet anlaşmalarına da Rusya Federasyonu hayli olumsuz bir tavır sergileyerek karşı çıktı. Bunlar sadece küçük bir özet. Konu daha ayrıntılı incelendi zaten.
Bu noktada dikkate alınması gereken şey şu; çeşitli bağlantılar, düşünceler yahut bilemediğimiz başka sebeplerle bir devleti göklere çıkarıp, diğer devleti yerin dibine sokan analiz seviyelerinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Suriye olayını başladığı günden beri takip eden birisi olarak bir dönüşüm hükümetinin önünde sonunda ortaya çıkacağı bir ortamı görmek gerekiyor diyorum. Bu ifadeyi ilk kullandığımda tarih 27 Mayıs 2013’tü… Büyük güçler olarak o bölgede gerçekleşecek karışıklıkların ve istikrarsızlığın sürmesini de ne ABD ne Rusya Federasyonu kabullenemez. Bunun yanı sıra Türkiye’deki basında sık sık ABD’nin bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına yaptığı yardımlar gündeme geliyor. Çok doğru ama eksik… Rusya Federasyonu’nun bölücü terör örgütünün Suriye uzantısına verdiği destek, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarına karşı Esad ile bölücü terör örgütü Suriye uzantısının mensuplarını aynı masada oturtma girişimleri gözden kaçırılıyor…
Yani bir politik sorunu incelerken her daim olduğu gibi körlerin fili tarifi şeklinde sadece bir tarafından tutarak analiz etmenin sonuçları bunlar. Yıllardan beri ifade ettiğim zımni ittifak bir kez daha görünür oldu; Rusya Federasyonu İsrail vasıtası ile ABD ile ilişki kurma arayışında. Buna mukabil hem ABD hem de Rusya bölücü terör örgütü ile ilişkili faaliyetler de yürütüyor. Büyük ihtimalle bir anlaşma çabası sergilenecek. Bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye’nin kuzeyinde elde ettiği kazanımları koruması ise şart. Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları…