İyi günler dostlar bugün yine beraberiz. Çoktandır yazamıyorum. Dinlemede kalmak, gözlemek gözlemlemek daha hoşuma gidiyor.
Yaşanmışlıklar arasında kaybolup gitmek, bu uçsuz bucaksız bilgi kirliliği içerisinde, evirilip çevrilmek, ayar verilmek çağımızı hastalığı beni yorgun bırakıyor çoğu şeyleri yapmaktan…
Bu arada emekliliğimin ikinci yılındayım ama hayatla mücadeleyi halen bırakmadım.
Ayakta kalmak zorundayız. Özel sektörde bilumum iş denemelerim arasında hoteldir, iş güvenliği uzmanlığıdır, emlak ayakçılığı derken 1.5 yıl pandemi eşliğinde geldi geçti…
Bu aralar her ne kadar memlekette işsizlik var dense de, 2 diplomam 10'a yakın sertifikamla halen birkaç iş kovalayabiliyorum.
Merak edenler için hemen söyleyeyim. Çok iyi eğitim veren çok ciddi çalışan Edirne halkına hizmet veren sürücü kursunun birinde direksiyon öğretmenliği ve hafta sonları da“Üretici Kadınlar ve Antika Pazar” adlandırılan yerde 2. El kitaplar satıyorum.
Son yaptığım bu işlerde dikiş tuttur ucam gibi geliyor…
Kolay kolay işte beğenmez olduk hanii..
***
3 aya yakın bir süredir yaptığım direksiyon derslerim sırasında kullandığımız güzergâhlarda ve eğitim için ayrılan sahalarda çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz.
Yazımızın başlığına gelirsek; bazı insanlar var ki, toplumsal sorunlardan konu açıldığında "eğitim şart" yorumunu yapıştırmaktan kendilerini alamıyorlar.
Öyle de beter bir klişe.
Komiklik olsun, şaka olsun diye değil, ciddi ciddi söyleniyor, ciddi ciddi inanılıyor.
Bu söylemle alakalı olan tarafların her ikisini de bir türlü anlayamıyorum.
Haftaya devam etmek dileğiyle sağlıcakla kalın…