Edirne’nin üç yanı nehirlerle çevrili. Üzerlerinde tarihi köprüler, hepsi birer sanat eseri. Edirne dışından gelenleri, özellikle ilk defa gelenleri kendine hayran bırakıyorlar.
Ama üzerlerinden geçen motorlu araçların görüntüsünün çirkinliği ve yaptıkları mekanik baskı onların ömürlerini kısaltmakta, onarılamaz hasarlar vermeye devam etmekte.
Karaağaç semti nehir taşkınlarından çok çekti. Doğanın bir olayı, normal kabul etmek gerek, üç nehrin birleştiği yer burası, binlerce yıldır devam eden doğal bir olgu.

Bu taşkınlara bir önlem olarak Karaağaç/Edirne arasına yeni bir köprü yapıldı, 2017 yılında daha tamamlanmadan hizmete açıldı. Bu köprünün yapılmasında bir amaç da Karaağaç/Edirne arasında Tunca ve Meriç nehirleri arasındaki köprülerin üzerinde motorlu araç trafiğine son vermekti. Böylece tarihi köprülerin zarar görmesini engellenecek ve bu yolu trafiğe kapatarak yürüyüş yolu haline getirerek Edirne turizmine açarak katkı vermekti.
Bir defa denendi. Köprüler nefes aldı, üzerinde insanlar özgürce yürümeye başladılar. Fakat kısa bir süre sonra nedendir bilinmez tekrar trafiğe açıldı bu köprüler.
Dünya’nın her yerinde turizmden kazanan kentlerde bu tür yerler motorlu araç trafiğine kapatılarak yürüyüşe uygun hale getirilir.
Motorlu trafiğin olduğu yerlerde insanlar oralardan kaçmak için uğraşırlar. Yeşil bir alan, oturmaya uygun bir yere atmak isterler kendilerini. İnsanın doğasında motorlu araçlarla birlikte yaşamak yoktur.
Bunun en güzel örneğini Saraçlar Caddesi’nde yaşadık. Cumhuriyet tarihinde ilk defa 13 yıl önce yayalaştırılan, motorlu trafiğe kontrollü bir şekilde izin verilen Saraçlar Caddesi’nde yayalaştırma çalışmaları başlayınca esnaf isyan etmişti. Onların düşüncelerine göre Saraçlar Caddesi trafiğe kapatılınca kimse buralara alış verişe gelmeyecek, iş yerleri de iflas edecekti.

Oysa cadde yayalaştırılınca Edirne ortasında adeta insanlar için nefes alınabilecek, gezilecek bir vaha haline geldi. O vahşi trafikten arınan Saraçlar Caddesi’nde artık gündüzleri, özellikle iyi havalarda binlerce insan gezmekte, yürüyüş yapmakta. Esnaf eskisine göre çok daha iyi şartlarda iş yerlerini ayakta tutmakta.
Kapanan iş yerleri de olmadı değil Saraçlar Caddesi’nde. Fakat hizmet sektörüne geçenler, bu sektörde bilinçli iş yapanlar ayakta kaldı, daha iyi yerlere geldiler. (Saraçlar Caddesi’nin kanayan yarası pıtrak gibi Edirne’nin her yerine açılan, açılma çalışmaları devam eden AVM’lerdir. Onlar da ayrı bir yazı konusu, onlara da değineceğiz.)
Bunun yeni örneklerini yaşayabiliriz. Edirne çevre yollarının bir amacı da Edirne içindeki motorlu araç trafiğini azaltmaktı. Bir sonraki adım ise Edirne kent merkezini, “Altın Üçgen” denilen yeri; (Selimiye, Üç Şerefiyeli, Eski camii arası) trafiğe kapatarak yayalaştırmak, Edirne Kalesi kalıntılarının olduğu Saat Kulesi’nin ön tarafını yıkarak buraları açmak, Edirne dışından gelenleri Edirne’de daha fazla zaman geçirmesini sağlamaktı. Sonunda Edirne, Edirne esnafı kazanacaktı.
Yeni köprü yapıldı. Çevre yolları da faaliyete geçti.
Sırada “Altın Üçgen”i ve köprüleri motorlu araç trafiğinden arındırarak buraları yayalaştırmak var artık.
Bunu yapacak olan yerel yönetimdir. Bunu yapabilmeleri için siyasi irade gerekir.