Annelerimiz, Babalarımız,
(Saygılı, sakin ama türbanlı ama İlahiyat Fakültesinde okuyan kızımızdan sonra) ikinci örneğimiz Mustafa.
Otobüse bindim. Yine maske var, mesafe yok; otobüs tıklım tıklım. Kartımı bastım, iki adım attım, Mustafa üç sıra arkada ayağa kalktı, bana işaret etti. Yanına vardım, oturdum.
- Yakında mı ineceksiniz?
Mustafa Organize Sanayiye gidiyormuş, benden de epey sonra. Yani kırk dakika beraberiz.
- Bana yer verene bir kitap veriyorum, seç! Ayrıca kırk dakika otobüste beraberiz; yandaki boşlukta durursan bu vakti konuşarak geçiririz.
Çantamdan çıkardığım kızımın Bilmecelerle Matematik'i ve benim iki kitapçığım: Felsefe ne? ve Felsefeciler ne söylemiş? Felsefeleri seçti ve konuşmaya başladık.
Mustafa Vanlıymış. Altı yıl önce Antalya'ya gelmişler. Endüstri Meslek Lisesinde Elektrik-Elektronik okumuş. Dicle Üniversitesi'nden İşletme Lisans diploması almış. İki yıldır işsiz.
Önce üniversite diplomasına uygun iş aramış ama görüşmelerde hep beş yıllık deneyim istediklerini söylemişler veya İngilizce bilgisini sormuşlar...
Organize sanayide görüşmeye gittiği iş bir tür paketleme. Vardiyalı, asgari ücretli, sigortalı. Üniversite diplomalı Mustafa bu işe razıymış, işe alınırsa sevinirmiş.
- İşi benimseyebilirim, aksatmam, titizlikle yaparım. En az iki yıl başka bir iş aramayacağıma söz verebilirim ve sözümü tutarım. Gerekirse elektrik işlerinde de yardımcı olabilirim. İleride beni beğenir, benimser ve üniversite öğrenimime uygun bir iş önerirseniz burada göreve devamdan mutlu olurum...
gibi bir konuşmayla güven vermeye çalış diye öğüt verdim ve sordum,
- Elektrik-Elektronikte neden ilerlemedin?
- Daha iyi diye Teknik Liseyi seçtim. Bizim derslerimiz daha çoktu: Edebiyat, Tarih, Coğrafya, Matematik ve diğerleri. Son yılda da meslek derslerini yalnızca sınavlarda geçerli not almak için çalıştım. Arkadaşlarımdan her fırsatta orada burada çalışan, işe yarar bir şeyler öğrenenler oldu. Bugün kendinin bağımsız işyeri olanlar bile var. Ben ise sanırım elektrik-elektroniğe ısınmamıştım. Son yıl daha çok üniversite giriş sınavlarına çalıştım.
Üniversitede de okulumu, bölümümü seçişim giriş sınavı puanıma bağlı ve dayımın etkisiyle oldu. Dört yıl boyunca yurtta kaldım. Derslerimi düzenli izledim, öğretim üyelerimiz ne anlattıysa not aldım, bu notları ezberlemeye çalıştım. Sporla, müzikle ilgilenmedim. Etkinliklere katılmadım. Dersten yurda, yurttan derse. Dört yılda teklemeden diplomamı aldım.
İki yıl boyunca kaç iş başvurusunda bulundum, saymadım. Ekonomik durumumuz iyi; çalışmasam da belki olur ama...?
Mustafa 24 yaşında, fiziksel bir kusuru yok. Sakin ve şivesiz konuşuyor. Verilecek işi de becerebilecek bir izlenimi var. Üniversiteyi bitirmiş.
Annelerimiz, babalarımız, ne dersiniz? Mustafa ideal bir evlat değil mi?
Ama iki yıldır iş bulamıyor!
Sağlıcakla,