Trakya epey yağış aldı bu aralar.
Neredeyse hemen her gün yağmur yağdı.
Bazen bardaktan boşanırcasına bazen de sine sine yağdı çok şükür.
Başta çiftçilerimiz olmak üzere birçok insan memnun.
Ne kadar doğru bir açıklamadır bilemem ama; 'aşırı zamlandığı için atamadığımız gübrenin yerine Allah bol bol yağmur, bereket veriyor' diyenler bile var çiftçiler arasında.
Birde yağışlardan mağdur olanlar hiç kuşkusuz!
Evi, ocağı, bağı, bahçesi zarar görenler...
Hatta hayatını kaybedenler bile!
Ancak baktığımızda görüyoruz ki her fazla yağışta neredeyse hep aynı yerlerde sorunlar yaşanıyor.
Sözün özü; tabiat ana kendisinden alınanı geri almaya çalışıyor her zaman ki gibi!
'Su akar yolunu bulur' denir ya aynen de böyle dostlar.
Su akıyor, yolunu da buluyor.
İşte bu arada da yolunda ne varsa yıkıp geçiyor.
Dereleri kapatan, dere yataklarına koca koca binalar yapan biz insanoğlu kendi geleceğimizi tayin ediyor, sonumuzu da hazırlıyoruz aslında.
Tabii bu arada yatağı kapanan, akacak yer bulamayan suyun yayılımından dolayı binalar, bağ bahçeler zarar gördüğü gibi, masum insanlarımızdan da hayatlarını kaybedenler oluyor maalesef.
Şehir imar planları hazırlanırken çok fazla hassasiyet gösterilmeli bu konuda.
Birilerini memnun etmek adına tabiat ana'ya zarar verilmemeli.
O doku ilanihaye korunmalı.
Yoksa, sonuç ortada gördüğümüz gibi!