Döviz fiyatlarının düşmesinin ardından piyasalardan haklı bir beklenti var elbette.
Öyle ya, ‘madem bütün ürünlerde fiyatlar bu kadar hızlı ve fazla yükseldi neden aynı hızla düşmüyor’ deniliyor.
Katılıyorum şahsen.
Çünkü yaşananları herkes gibi bende gördüm ve hala da görüyorum.
Örneğin; 20 Aralık tarihine kadar bir zincir markette 25.90 lira olan 500 gramlık tereyağı 39.45 liraya çıktı. Dün sabah itibariyle de fiyat aynıydı!
Benim gibi düşünenlerden biri de Türkiye Esnaf ve Sanatkar Federasyonu (TESK) Başkanı Bendevi Palandöken.
Palandöken diyor ki; “Kur yukarı çıkarken günde 4 kere etiket değiştirenlerde 4 gündür ses yok. Son 3-4 gün içinde gazlı içecekler yüzde 25, kaşar peynir ve beyaz peynir yüzde 20, yumurta yüzde 10 ilave zam yedi. Cezalar arttırılmalı ve denetimler sıklaştırılmalı. 18 liradan 11 liraya kadar Dolar kuru düştü. Doğal olarak indirim beklerken, fiyatların aynı kalması bile zam sayılırken, bir de peçeteden suya, zeytinden peynire hemen hemen tüm ürüne yani döviz ile ilgisi olan ürüne de olmayan ürüne de tekrar yüzde 15 ile yüzde 25 arasında yeni zam yapılıyor. Bu durum kabul edilemez. İndirim değil, zam yaptılar”
Buna karşılık, bu federasyona bağlı olup da ‘fiyatlar hemen düşmez’ diyen Başkanlar da var!
Edirne Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği (EDESOB) Başkanı Kemal Cingöz “dövizde ki düşüşler 40-50 gün sonra fiyatlara yansır” diyor meselâ.
Cingöz, Uzunköprü Barış Gazetesine yaptığı açıklama da özetle demiş ki; “Döviz kurlarında altında sert bir düşüş yaşandı. İnşallah bu sürdürülebilir olur. Olursa piyasalar rahatlar. Sabit ücretliler bu işten çok kazançlı çıkar. Çünkü her şey bu ülkede düne göre dolara endeksliydi ama bunun hemen fiyatlara yansıyacağını düşünmüyorum. Dün insanlar 17.5 veya 18 Dolara göre ürün aldı. Bugün onu yüzde 30 veya 40 gibi aşağı satarsa bir daha ne zaman toparlayabilir. Market fiyatları 40-50 gün geçmesi lazım ki fiyatlara yansısın.”
Açıklamalar aynen böyle değerli dostlar.
Sizce kim haklı?
Bir başka deyişle; ne ya da nasıl olmalı?