Bakmasını bilmeyene, görmesini öğretemeyiz!..
Kendin yetiştirme merakından yoksuna, yaşam coşkularının kapısını açamazsın!..
Çünkü nasıl bir çocukluk eğitiminden geçmişse, beynini ve gönlünü nasıl da kilitlemişse, etrafını saran negatifler o yavruyu nasıl etkilemişlerse, bütün algıları kapanır.
Yıllar geçer, o çocuk büyür büyümesine ama, negatifte küçüle küçüle büyür!..
Bakar, ama görmez; işitir, ama duymaz; tadar, ama anlamaz; koklar, ama fark etmez; dokunur, ama kıymet vermez!..
İnsanoğlu için imkânsız olan, imkânlı kılınmış mucizeler, gözün, elin, kulağın, dilin, burnun şahit olduğu her yerde!..
Her şey gerçekleşmiş, mucizelerdir!..
Ve hepsi biz insanlara bereket içindir!..
Beyni ve gönlü dumura uğramışlar, bu mucizelere bakmasını bilmezler!..
Hayvanlara et derler, ağaçlara odun derler, havaya boşluk derler, toprağa, çamur derler, nimetlerine pis derler, hoşt derler!....
BAKMASINI BİLMEYENLER, DERLER DE DERLER,
AMA, İSPATLARIN KUTSAL GÜZELLİKLERİNİ, GÖRMEDEN GİDERLER!..
GİDERLER AMA NEREYE GİDERLER?..
--------------------------------------
Kuran'ı Kerim. Sure 67 17/ayet 45-46:
*Sen Kuran'ı okuduğun zaman, biz seninle ahrete inanmayanlar arasına görünmez bir perde çekeriz.
*Onu anlamamaları için kalpleri üzerinde perdeler, kulaklarına işitmemek için ağırlık koyduk. Kuran'da Rabbini “Bir tek” olarak zikrettiğin zaman onlar nefret ederek dönüp giderler