“Domates olmuş 25 lira, gel de çapalama” diye yanıtladı arkadaşım çalıştığı bahçeden beni.
Edirne Kirişhane tarafında babadan kalma bahçelerinde çapalayan benim gibi emekli arkadaşıma bi kilocuk şarap ve fıstık alarak kolay gelsin ziyaretine gitmiştim geçenlerde.
Yeni emekli olmasına karşın aldıkları tek emekli maaşları ile geçinmenin zor olduğunu defalarca belirtmişti sohbetlerimizde.
“Artık değil geçinmek nasıl aç kalmadan yaşarızın hesabına başladık arkadaşım” diye dert yandı.
“Geçen yıla kadar ucu ucuna geçiniyorduk emekli maaşçığımızla. Bir yıldan beri daldık kredi kartına. İlk defa geçen ay kredi kartı borcu maaşımı geçti. Gözümüz korktu bu hayat şartlarında, şaşırdım kaldım.”

Mütevazi bir yaşamı vardır çocukluk arkadaşımın. Sık sık görüşmesek de buluştuğumuzda çocukluk anılarımızı yad eder, o günleri özlemiyle saatlerce sohbet ederdik. Artık konuşmak bile istemiyor arkadaşım, dalıp dalıp gidiyor.
“Biliyorsun kızı verdik gitti, geçinip gidiyorlar da çocuk kiradaydı, gelin işten çıkarılmış, iki aydır kira veremeyince ev sahibi sıkıştırmış. Evlat işte birkaç ay takviye yaptık kiralarına ama tek maaşımızla nereye kadar, biz de tıkandık. Oturduk konuştuk ne yapalım diye, son karar olarak topladık pılı pırtılarını bizim sitenin altında depoya, yerleşti kızanlar cümbür cemaat yanımıza. Oğlum, gelinim ve torunum beraber yaşıyoruz iki aydır.
Hanımla fısır fısır konuşuyoruz bütün gece odamızda. Hanım; ‘Ben de gelinliğimde mecburiyetten kaldım 7 sene kaynananım yanında ama şimdi çok farklı bu, kızanlar çok üzülüyorlar, ne olacak bu halimiz bizim?’ diye söylenerek, dönüp duruyor bütün gece yatakta. Uyumadığı gibi beni de uyutmaz oldu.
Bazen düşünüyorum da bu bahçe bizim olsa, bırakalım evi kızanlara, kendimize yapalım bi kulübe biz yerleşelim buraya. Onlar kiradan kurtulur, rahat ederler, biz de hanımla burada daha rahat ederiz aslında. Gerçi ararız kaloriferli evimizin rahatlığını ama bu geçim şartlarında zaten önümüzdeki kış kombiyi de açamayız böyle giderse. Şimdiden aylık 700 lirayı buldu faturalarımız.
Diyorum ya kızanlar da bizde olunca masraflar arttı da arttı. Kıyamıyorsun evlat işte, torunum da bir tatlı ki sorma gitsin. Elektrik, su faturaları katladı, pazara gidiyoruz yangın var. Bi kilo domates 25 lira, bir karnabahar olmuş 20, lahana 15 lira. Meyveden vazgeçtik, kasabın yolunu unuttuk aylardır.
Bahçe bir dönüm ancak var, sağ olsun kardeşlerim izin verdi bu sene ekeceğiz bakalım, belki bütçemize bir katkısı olur, hem aylak kahvede vakit geçireceğimize buraya takılırız, zaman geçiririz, kahvede olmuş çay da 2.5 lira oralarında keyfi kaçtı ya artık.”
Şarapta yüz gram fıstıkta bitmişti zaten, arkadaşımı bıraktım çapalaması için, ben bindim bisiklete uzandım şöyle bir Karaağaç’a doğru.
Sahi ne olacak bu memleketin hali?