Suudi Arabistan veliaht prensinin ziyareti gündeme oturdu. Kaşıkçı cinayeti döneminde yazılanları ve söylenenleri hatırlıyorum. Genel olarak yazdıklarım ve söylediklerim şu yöndeydi; evet kötü bir olay, evet tüm devletler tepki gösterecek ama bu durum Suudi Arabistan’ın uluslararası politika ortamından dışlanmasına neden olmayacak.
Bu yorumları yapısalcı realizm konusundaki okumalarıma dayandırarak yapıyordum. Karşıt söylemler de sanırım hoşa giden şey ne olur da televizyonlarda arz-ı endam eylerim yahut tivitır denen gayya kuyusunda kendimi beğendiririm yönündeydi.
Uluslararası politikanın bir sistemik seviyesi mevcut bunun bir de dile getirmeye çalıştığım alt sistemik yapıları var. Sistemik seviye küresel anlamda bir etki alanına sahipken; alt sistemik seviye ise bölgesel aktörlerin küresel seviyede etkili aktörlerle olan iş birliği ve mücadelesi ile tanımlanıp analiz edilebilir.
Gerek Kaşıkçı cinayeti gerek de Katar krizi sürecinde ABD sistemik seviyenin ana aktörlerinden biri olarak bölgesel aktörleri yani alt sistemik yapının aktörlerini koordine etme ve birlikte hareket etme yönünde yönlendirdi. Her ABD başkanı değişimi ile yeni bir politik dönemin başladığı iddiasında bulunup, ABD başkanlarının soyadının arkasına doktrin ifadesini ekleyen grubun aksine bir devamlılık söz konusu.
Stratejik faaliyet seviyesinde taktik değişiklikler strateji değişikliği değildir. Bu minvalden bakıldığında ortaya çıkan sapmaları yahut kesintileri strateji değişikliği olarak yorumlayan zihinler için bugün ortaya çıkan uluslararası politika ortamını yorumlamak da hayli güçleşecektir.
Uluslararası politika ortamında sıkça dile getirdiğim bu aralar sosyal medya uluslararası politika analistlerinin de diline pelesenk olduğunu memnuniyetle izlediğim bir ilke var; devletlerin kalıcı dostları ve düşmanları olmaz. Yapısalcı realizm açısından önümüzdeki on yıllarda sosyal medya uluslararası politika analistlerinin de keşfedeceğini umduğum bir başka ilkeyi de belirteyim; uluslararası politika ortamı aynı anda hem rekabetin hem de iş birliğinin bulunduğu bir ortamdır.
Alt sistemik yapı bağlamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suudi Arabistan Krallığı ABD için oldukça önemli iki devlet. Bu çerçevede adına normalleştirme denilen ve ABD-İsrail ilişkileri çerçevesinde ortaya konan bir alt sistemik yapının devamı belli seviyelerde her bölgesel aktör için önemli bir hal alıyor. Hatta durumu bir adım daha ileri götürüp; küresel ve dolayısıyla sistemik seviyede etkili Rusya Federasyonu bile İsrail ile ilişkilerinde bu devletin güvenliği açısından adımlar atabiliyor üstelik İran İslam Cumhuriyetine rağmen.
Bu şartlar altında sistemik seviyeden alt-sistemik seviyeye etki eden ve alt sistemik seviyede rekabet halinde olan aktörlerin belli bir amaç ve çıkar etrafında birleşmesi gerekiyor. Suudi Arabistan da bu minvalde yakın gelecekte zaten var olan İsrail ile ilişkisini daha açık hale getirecek ve gözler önüne serecektir. Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları...