Geçen hafta bireysel bir açıklama yer aldı yerel gazetelerde. Kocasinan Mahallesi’nin yolları, kaldırımları, caddeleri altyapı yenilenmesi nedeniyle en önce kazıldı, üç yıldır çamur ve toz içinde beklemektedir. Buna isyan eden mahalleden insanlar Süleyman Ekiz öncülüğünde bir basın açıklaması yaptı.
Bu tür kentli eylemleri demokrasiyi ve yerel yönetimleri geliştirir. Kentlilerin kentine, mahallesine, sokağına sahip çıkmasının değeri çok önemlidir. Bu nedenle bu açıklama çok doğru ve haklı bir çıkıştır. Kentlilerimiz sıkıntılarını her zaman ve her zeminde söyleyebilir. Söylemekle birlikte çözümleri de anlatır. Bu bireysel veya az katılımlı olsa da aslında büyük çoğunluğun dileğidir. Bu yurttaşlık hakkımızdır.
Kocasinan Mahallesi gibi tüm kent yollarının ve altyapısının sağlıklı ve planlı bir şekilde yapılmasını kim istemez ki?
Bir derneğin yapılaşmasına karşı çıkıp yeşil alana dönüştürülen Huzurevi yakınındaki Değirmen Kavşağı yanında bulunan ve resmi adı ile değil de kullanım olarak Özgür Park diye anılan yeşil alanın çimlerinin kurumaya yüz tuttuğunu ve sulanmasını kim istemez ki?
Kent akarsularının elektrik ve beton üretim tesisi değil de yaşanabilir dinlenme, eğlenme alanları olmasını kim istemez ki?
Kent içinde olmasında anlam olan kedi-köpeklerin kısırlaştırılıp, aşılanıp uygun şekilde kent sokaklarında olmasını ve biz kentlilerin de onları beslemesini kim istemez ki?
661. Kırkpınar Güreşleri bitti. Rakibini yenen pehlivanın ilk işi tribünde oturan Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in eline sarılmak ve teşekkür etmek oldu. Edirne’de yapılan bu güreşlerde birincinin Edirneli olması ve kazandığında ilk işinin Edirne Belediye Başkanına koşmasını kim istemez ki?
Bu ve benzeri birçok isteklerimiz için önce kendimizde cesaret bulup örgütlü olarak sorunların çözümünü talep etmemiz kentlilik görevimizdir. Bir Kent Konseyi toplantısında Prof. Mahmut Güler Hocamız (T.Ü.) kentlilerin kente dair 150 dolayında görevi olduğunu söylemişti.
Bu görevlerin büyük çoğunluğunu yerine getirdiğine inandığım Kocasinan Mahalle sakini Süleyman Ekiz ne diyor? “Bitmedi, bitirilemedi. Biz bittik, sabrımız bitti, sokaklardaki toz, çalışma çamur, engebe bitmedi. Sokaklarımızdaki toz gerek iş yerlerini, gerek evlerimizi, gerek okul ve sağlık alanlarımızı da tehdit ediyor. Edirne de, Kocasinan Mahallesi de sahipsiz değildir. Sokak çalışmaları artık bitmelidir. Sokaklarımızdaki çukurlar tüm araçları tahrip ettiği gibi birçok insanın yürümesine de engel teşkil etmektedir. Sokaklarımızdaki tozu esnaf, çoluk, çocuk, memur, emekli, çalışan, astım ve soluma zorluğu çeken insanlar, hatta toza karşı alerjisi olanlar, yaşlılar da olmak üzere hepimiz soluyoruz.”
Kendi için bir talep var mı? Yok. Yakınları için bir talep var mı? Yok. O halde Kocasinan Mahallesi’nden kim farklı düşünebilir? Bu gün Süleyman Bey öncülüğündeki talebin desteği yetersiz kalmış olabilir. Dile getirilen haklı bir talep ise etkisi diğer kentlilerin ‘helal’ deyişinde veya ‘bravo’ diye beğenisinde büyüyecektir.
Her sorunun çözümü idarenin çözümü veya kentlinin iradesi, talebi ile olur. Biz durursak hayat da durur.
Kentte yaşayanların kentlerine sahip çıkmaları ve o kentin kendi iç dinamikleriyle sürdürülebilir olması kentlilerin kenti savunmaları, kentlilik bilincinin artması ve bu amaçlarla örgütlenebilme durumlarına bağlıdır. Kent Konseyleri tam da bunun için vardır ve bireysel ve örgütlü kentli mücadelesini destekler, geliştirir.
Akademik çalışmalar, resmi belgeler doğru yolu çizmiştir. Hepimiz kentleşmeye dair, kentteki sorumluluklarımıza dair birçok bilgi biliriz. Biz bildiğimizi belirtirken; “halkımız eğitimsiz!” veya “halkımız bilinçsiz arkadaş!” söylemlerini de dilimizden düşürmeyiz. Oysa hepimiz, suçladığımız o halkın bir üyesiyiz. Ben bir şey yapmıyorsam o da, diğeri de bir şey yapmıyor demektir ki bu da kendimiz dışındakileri suçlamanın abesliğini gösterir.
Kenti korumayı, kentteki olumsuzluklara karşı fikir beyan etmeyi, yanlış çalışmalara anında müdahale etmeyi başarmaktır kentli olmak.
Anlayacağımız durmak, beklemek yanlışlıkların her gün artmasını sağlıyor. Gökten veya Ankara’dan bir kurtarıcı gelip sihirli elleriyle kentimizi yaşanır hale getirmeyecek. Bizler teker teker ya da doğrusu olan örgütlenmeler ile ve hele de kent yönetimlerinde olmazsa olmaz Kent Konseyi Mahalle Meclisleri ile kente dair düşüncelerimizin kentte yer bulmasını sağlayabiliriz. 21. yüzyılın yönetim şekli de budur.
Kocasinan Mahalle sakinlerinden bir kesimi Süleyman Ekiz öncülüğünde örnek bir davranış sergiledi. Önceleri de vardı elbette. Bunların kentte artması geleceğimiz için önemlidir. Bu tür etkinlikleri kim istemez ki? Olması gereken bu tür hak temelli çıkışlar sonrasında idareciler gereğini yaparak hak aramalara cesaret versinler, teşvik etsinler.