Bazı fıkralar sadece güldürür. Bazıları da düşündürür. Anlatmasını beceremesem de sık sık yazılarımda da kullandığım bir fıkra var. Yeri geldi bir kere daha anlatayım.. Savaşı kaybeden komutana “Niçin kaybettin?” diye sormuşlar. “Birçok nedeni vardı” demiş. “Say bakalım” demişler “Birinci neden mermi yoktu” der demez ”Gerisini anlatma, gerek yok” demişler..
***”
Şimdilerde depremde “Devlet var mıydı, yok muydu” tartışması var. Devleti yönetenler her şeyi doğru yaptıklarını, afet bölgesine vaktinde yetiştiklerini falan iddia ediyorlar ya bu fıkra oradan aklıma geldi. Eski bir asker olarak ben de silahlı kuvvetlerimizin daha ilk anda orada olamayışını gördükten sonra teferruatı tartışmaya gerek bile görmüyorum. Çünkü TSK'lerinin en az ¼ 'ü savaşın en uzak ihtimal görüldüğü, bizler için uykunun en koyu olduğu zamanlarda bile onlar uyanıktır, nöbettedir. 24 saat her türlü olumsuzluğa karşı hazır bir güçtür. Öyle ki bir alarm verildiğinde tüm yüklemelerimizi yapıp 1-2 saat içerisinde görev bölgemizde olamazsak başarısız sayılırdık.
***
Bu yüklemelerimizde mutfaklarımız, sahra hastanelerimiz, sahra çadırlarımız, kişisel çadırlarımız, uyku tulumlarımız, kendi muhabere sistemimiz hazır olduğu gibi, zırhlı, paletli kar araçlarımız helikopterlerimiz hava indirme birliklerimiz de en zoru başarmak için devrede olurdu. Böyle olması zorunluluktu. Çünkü zaten savaşa hazır olmanın ön koşulu da bu idi. Depremi de aniden saldıran bir düşman gibi düşünürsek bununla başa çıkabilecek en büyük güç silahlı kuvvetlerimizdi. Eğer biz bu gücü, depremin ilk gününde, hatta ilk saatlerinde deprem bölgesinde, tüm gücü ile görememişsek bunun hiçbir mazereti olmadığı gibi yukarda anlattığım fıkradan alınacak kıssadan hisse; başarısızlığın, diğer nedenlerini konuşmaya gerek de yoktur. Afete en erken, en donanımlı olarak müdahale kabiliyeti olan TSK, kardan kapalı yolları da açardı, nehirler üzerine köprüler de kurardı, ne yapar yapar oraya varırdı..ilk mutfakları kurup daha ilk gün ekmek de, çorba da dağıtırdı, güvenliği sağlardı, AFAD gelinceye kadar kurtarma çalışmalarını da yapardı.
***
Neyse…
Ön seçim ihtimali olan Edirne CHP ve hatta tüm partilerin milletvekilleri köy kasaba düğün dernek, cenaze, yağmur duası falan demeden gezerek çalışmalarını sürdürüyorlar. Gittikleri yerlerde, sanırım Edirne konusundaki hayallerini hedeflerini bazen yer ve zaman vererek, göstererek seçmenlerle paylaşıyorlar.
Nedense onlar da öncekiler gibi, galiba Enez'i YOK saymanın kolaylığını yaşıyorlar. Onlardan ricam, seçildikleri takdirde Enez konusunda da hangi konularda yoğunlaşacaklarını bizlerle paylaşsınlar. Enez'in tek sorunu Enez  Keşan Yolu değil. Enez'in merkezi yönetimden beklediği pek çok iş ve ilgi var.. Enez'e gelirler ve Enezlileri de dinlerlerse, ya da yazılı olarak verecekleri demeçlerle çözüm yollarını bizlerle paylaşırlarsa biz de kimleri seçeceğimize daha sağlıklı karar verebiliriz. Hatta şimdiden yanlarında olabiliriz.
Enez'in önemini, büyüklüğünü anlamayan, bu kent için hayal kurup hizmet üretmeyi beceremeyenler "Edirne Milletvekili oldum" diye sakın övünmesinler..