Genç Kardeşlerim,
Önceki yazımda Muharrem İnce'den de bahsedeceğimi söylemiştim.. Artık gerek duymuyorum… Kendisi ve partisi dahil, AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'dan başka hiç kimseye yararı olmayan İNCE'nin ne olup ne olmadığını, her ağaçtan kaval olmayacağını artık O'na oy vermeyi düşünen kitle de gençler de öğrendi. Herkes gördü ki Kılıçdaroğlu ve bahar, İNCE olmadan da gelecek.
***
Sevgili gençler,
Ekonomiyi batırmış ve içinden çıkılmaz hale getirmiş olan AKP'nin, bu konular gündeme gelmesin diye yalanlara iftiralara dayalı yaygaralarının konuları belli… Bunlardan birisi kendilerinin Müslüman; karşısındakilerin kafir olduğu ile ilgili… Bu ayrımı yapmaya kendilerini yetkin ve görevli sayıyorlar. Halbuki, asıl kul hakkı, yetim hakkı yiyenlerin, hiç sıkılmadan yalan söyleyenlerin, dini kullanarak servetine servet katanların, “bakara/makaracı” ların, hayasızca iftira atanların, bu ülke insanının yarısından fazlasını terörist ve hain ilan edenlerin, LGBT'lileri sofralarında ağırlayıp, iltifatlara boğup da halkın karşısına çıkıp bunu ahlaksızlık olarak niteleyenlerin, terör örgütleri ile önceki yıllarda ve hatta hala içli dışlı olup bunu inkar ederek başkalarına çamur atanların Müslüman olduklarına inanmak çok güç. Ya da bizim bildiğimiz Müslümanlık bu değil... Allah onları affetsin…
***
Bu dönemde sarıldıkları diğer bir konu da Togg, Uçak Gemisi, SİHA gibi sanayide gelinen nokta.. Ya da köprüler, hava alanları, tüneller gibi yatırımlar… Hiçbir akıllı insan bu eserlerin yanlışlığını iddia edemez, küçümseyemez. Karşı çıkılan bunlar değil, bunların yolsuzluklara bir kılıf olarak kullanılması… Üçe yapılacak işi onbeşe yapıp çetelerin zengin edilmesi.. Plansızlığı… Sürdürülebilirliği… Açlık sefalet kol gezerken bunların önceliğinin olup olmadığı…
***
Yukarıda örneklerini verdiğimiz sanayi ürünlerini hükümet yapmıyor. Bunlar bir devlet stratejisi.. Yani öncesi var, sonrası da olacak. Bazılarına devletin de ortak olduğu ASELSAN, ya da ROKETSAN gibi şirketler. Bu işler Saray'da organize edilmiyor. Şirketler geliyor veya kuruluyor devletten izin alıyor ve yapıyor. İstedikleri kadar YERLİ VE MİLLİ diyerek kendilerine pay çıkarmaya çalışsınlar bugün dünyada, mesela otomotiv endüstrisinde yerli ve milli diye bir kavram yok. Mesela Renault firması parçalarının bir bölümünü Hindistan'da, Çin'de ya da Tayland'da yaptırıyor. Türkiye'de monte ediyor, Avrupa'da satıyor. Ya da Renault patentini veriyor, DACİA Romanya'da üretilip Türkiye'de satılıyor. Yani yerlilik, millilik… Bunlar boş laflar… Dünya ekonomik düzeni yerli/milli olmayı kaldırmaz.
***
Diyelim ki TOGG bir gün %100 yerli ve milli oldu. Yılda 25 bin araç üreterek dünya piyasasına girmek sadece bir hayal… Hatta gülünç.. Bugün dünyanın en büyük 5-6 firması ayakta kalabilmek için birleşiyor. General Motor firması bile bu fırtınaya dayanamıyor, batıyor.. Yıllık üretimler, satışlar milyon adetlerle ölçülüyor. Yetmiyor; her gün değişen teknolojiye ayak uydurmak gerekiyor. Sadece aynı teknoloji ile aynı model aracı üreterek rekabet mümkün olmuyor.. Örneğin elinizdeki en gelişmiş telefonların en yenisini alsanız 1-2 yıl içerisinde daha gelişmişi, daha yenisi çıkıyor. Etin kilosunun 350 TL olduğu, insanların yeterince beslenemediği, eğitimin bilimsellikten çıkıp dinsel eğitimin öne çıktığı, üniversitelerinin özerk olmadığı, bir ülkede SİHA'larınızı sürekli yenileyemezseniz bu heves kursağınızda kalır.
***
Kısacası önümüze konan bu başarıları alkışlamak için daha çok erken. Kaldı ki eğer yerli üretimden, savunma sanayine verdiğiniz önemden ve millilikten söz edeceksiniz Tank/Palet Fabrikası'nı Katar Ordusu'na satmayacaktınız.
***
Şimdi bunlarla oyalanmadan kısa yoldan yapılacak iş önümüzdeki seçimde bu ülkenin kaderini kişilerin keyfine göre mi yoksa kurumları ve kuralları ile planlı bir kalkınma modeli ile liyakatli kadrolarla, bilimsel öngörülerle ve en önemlisi hukukun üstünlüğü, bağımsız ve tarafsız yargı ile mi yönetilmemiz gerektiğine yani insan olup olmadığımıza karar vermek…
Sonrasında TOGG da olur hem de onu alabilecek maddi gücümüz de olur..