Kimin kabul edip etmeyeceği, kimin gitmemek için direneceği ihtimali ciddi kaygılar yaratsa da seçimin sonucu bellidir..
Nedir bu seçimin sonucu? Bunu Enez gibi, hatta Keşan gibi kasabalarda ölçebilmek mümkün değil. Çünkü bilimsel olarak yerlerde sürüklense de bu küçük yerleşim yerlerinde ekonomik sıkıntılar acıtır ama öldürmez. Çünkü dayanışma sağlayacak komşuluk ilişkileri, akrabalık ilişkileri varır. Bahçesinde domatesi, biberi, kümesinde tavuğu yumurtası, oturacak bir küçük evi olanlar neleri kaybettiklerini anlayamayabilirler. Hak, hukuk, adalet, özgürlük gibi kavramlar zaten onların değil, sanki başkalarına ait fantazilermiş gibi değerlendirilir. Çok da önemsenmez.. Küçük kasabalılar ve köylüler sinema, tiyatro, bilmez. Bilse de çok uzaklarda olduğu için gidemez. O nedenle öyle masrafları da olmaz. Kitap fiyatlarının artması ise kırsal kesimin umurunda değildir.
***
Ama İstanbul gibi, Ankara gibi, İzmir gibi büyük şehirlerde gelinen noktadaki ekonomik sıkıntılar Enez halkının sıkıntılarına benzemez. 2021 yılı ve hatta öncesinde başlayan süreçte İstanbul'da yaşayan sabit gelirli bir işçi, bir memur ve tüm emekliler ile bu orta sınıf sayesinde ayakta duran esnaf için yaşam artık bir kabusa dönmüştür. Ev kiraları uçuşa geçmiştir. Her gün işine gidip gelmek zorunda olanların yol masrafları dörde katlanmıştır. Çocukların okul servis ücretleri, okul masrafları altından kalkılamayacak ölçülerdedir. Köyde üreticinin 3-5 TL ye üretip yediği soğanı şehirli 30 TL ye almak zorundadır.
***
Sonuçta Büyük şehirlerdeki kadınların ızdırabını, güçlüklerini iyi kötü tenceresi kaynayan köydeki hatta kasabadaki insanımız anlamakta güçlük çekebilir. Normaldir. Ama asgari ücretle, aynı evden 4 kişi bile çalışsa büyük şehirde tenceresine kıyma, çocuğunun beslenme çantasına yeterli besin, cebine bir harçlık koyamayan annelerin sırf “Reis bir dönem daha sarayda otursun” diye AKP'ye oy vermeleri eşyanın tabiatına aykırıdır. Vermeyeceklerdir.
***
Büyük şehirlerde AKP bozguna uğrayacaktır. Tok açın halinden, Saray'da yaşayanlar İstanbullu annelerin derdinden anlayamaz. O nedenle diyorum ki bu seçimin sonucunu, tüm anneler ama özellikle büyük şehrin, daralan, çaresiz kalan kadınları ve hala iş bulamayıp babalarından harçlık almak zorunda olan, büyük şehirde yaşadıkları halde bir tiyatroya, bir sinemaya gidemeyen, sevgilisi ile bir kafede oturup bir çay içemeyen ve artık hayal bile kuramayan gençleri tayin edecek.
Elbette, bir gün gelip de yaşamayı gezmeyi, güzel yerler görmeyi hayal edip, o gün geldiğinde bu hayalleri, özlemleri çalınan emekliler de bu seçimde “Biz halimizden memnunuz. Yeter ki Reisimizi Allah başımızdan eksik etmesin” demeyecekler.
***
Geçtiğimiz hafta sonu Enez'de ve Trakya'nın pek çok yerinde Dallık ya da Kakava şenlikleri yapıldı. Merak ediyorum, bu şenliklerde acaba kaç kişi mangalına pirzola, biftek, sucuk koyabildi? Araştırdım; Tavuk kanadı dallıkların en aranan, en populer ve hatta tek ızgaralık eti idi. Bazı sofralarda o bile yoktu. Eski kalabalıklar, eski hareketlilik, eski neşe de yoktu..
Hey gidi günler hey! Nerde o oğlaklar, kuzular çevrilen, doyasıya sarhoş olunan, konu komşunun bile davet edilip, sofraların cömertçe paylaşıldığı dallıklar? Akşam üzeri at arabasında taşınarak zil/zurna Enez'e getirilen Dallık Ağaları..?
Elbet bir gün...