Demokrasiyi sadece siyasi partiler korumaz. Siyasi parti üyesi olmak en iyisidir ama olmasak da yurttaş olan herkes demokrasiyi korumak, geliştirmek zorundadır. O nedenle ‘insan siyasi bir hayvandır’ der Aristoteles. 14 Mayıs günü demokrasinin en basit göstergesi olan sandıkta oy verme sonucunda cumhurbaşkanı belirlenemedi. 28 Mayıs günü yeniden oy vereceğiz. Bu seçimlerin neden önemli olduğunu ulusal kanallarda dinleyip duruyoruz. Bardağın dolu veya boş olduğunu söylemek gerçek değildir. Gerçek; her olasılığın geçerli olabileceğidir. Ki bunu bizim oylarımız belirleyecek. Evet, AKP seçmenin yarıya yakınını kendine bağlayabilmiş görünüyor. Ama yarıdan bir fazlasını da 21 yıldır iktidar olmasına rağmen ikna edemedi.
Yurttaşlık anlayışımızdan kültürümüze kadar birçok eksiğimiz olduğundan cumhuriyetten demokrasiye geçilemedi diyebiliriz. Cumhuriyet gibi demokrasinin de bir anda gelivereceğini umut etmenin yorgunluğu var üzerimizde. Cumhuriyetin kuruluşunda olan liderliğin bu çağda olmayacağını da anlayamadık gibi. Bu nedenle kahraman beklemek yerine birlikte kahraman olacağımızı göremedik. 28 Mayıs, birlikte kahraman olabileceğimiz bir fırsat hepimize.
Bu gün iki isim ile maalesef yine kahraman seçme tercihi kondu önümüze. Bizler de birer kahraman edasıyla koçbaşı olarak demokrasiye kapı açacağız. Bu nedenle oy vermeliyiz.
Tek adam yönetimine, keyfiliğe, kayırmacılığa, torpile, hukuksuzluğa, demokrasi kıyımına, özgürlüklerin yok edilmesine, laikliğin tasfiyesine, kadın düşmanlığına, yolsuzluklara, yoksulluğa, işsizliğe, emeğin ucuzlamasına, borçlu yaşamaya, beşli çetelere, yasal soygunlara, paramızın değersizleşmesine, umutların çalındığı geleceğe, liyakatsizliğe, partizan kadrolara, baskıya, gerilime, kutuplaşmaya ve bilim dışılığa evet veya hayır diyeceğiz.
Başkanlık sistemine geçtikten sonra yaşadığımız sorunlar ortada. Devlet kurumlarının tek özelliği lidere biat etmek. Ülke tarihinin en büyük ekonomik krizi patlak verdi ama seçime kadar ötelenmeye çalışılıyor. Temel ihtiyaçlarımız lüks haline geldi. Yurttaşlar olarak beslenmeden barınmaya, giyimden teknolojiye gereksinimlerini karşılama konusunda büyük problemler yaşıyoruz. Toplumu ve ülkemizi bu hale getiren ve 21 yıldır iktidarda olan siyasete ve sorumlusu tek kişiye evet veya hayır diyeceğiz.
İnsan sevenini çağırır, sevenleri doğa, toplum ve gelecek ise çağıracağı çoktur. Bizler de çevremizdeki herkesi sözleri yerel sanatçı Hamit Çine’ye ait Ege yöresinin “Hadi Gari Sen de Gel” türküsü ile sandığa çağıralım ve geleceği belirleyen kahramanlardan olalım.
Çocuk istismarcılarını, kadın tacizcilerini salıverenlere yeter demek için; ‘Yaylalardan ovalara / A yârim, in de gel / Yayan değil, kır atına / A yârim bin de gel’
Nasıl bir ülkede yaşamak istiyor isek tercihini yapmak için; ‘Anan geldi, baban geldi / Dayın geldi, halan geldi / Davul zurna çalan geldi / Hadi gari sen de gel”
Parti programında “Yalnız kadınları sahiplendireceğiz” diyen anlayışın memleketi kuşatmaması için; ‘Koyun geldi kuzu geldi / Okuyucudan yazı geldi / Hacı Osman'ın kızı geldi / Hadi gari sen de gel’
Dini hassasiyetlerimizi kullanarak demokrasiyi ıskalayanlara geçit vermemek için; ‘Bacalardan duman geldi / Arpa buğdey saman geldi / Komşu köyden imam geldi / Hadi gari sen de gel’
Padişahın yerine geçme olanağı varken 1920’lerin zor koşullarda cumhuriyeti kuran ve demokrasiyi hedefleyerek Meclisi oluşturan anlayışın devamı mı, yüz yıl sonra tek adamlı totaliter rejim mi ikileminde, demokratik cumhuriyet için; ‘Tarlalardan ayrık otu / A yarim yol da gel / Sarı inek kayıp olmuş / A yarim bul da gel’
Deprem bölgesinde evleri yıkılanların evlerini ücretsiz yapan, kentleşmeyi beton ve rant ölçüsü ile değil kent kültürü ile birlikte geliştiren anlayışı öne çıkarmak için; ‘Anan geldi baban geldi / Dayın geldi halan geldi / Davul zurna çalan geldi / Hadi gari sen de gel’
Durağan muhafazakâr toplum yerine üretimde, tüketimde ve siyasal alanda özgür olmak için; ‘Koyun geldi kuzu geldi / Okuyucudan yazı geldi / Hacı Osman'ın kızı geldi / Hadi gari sen de gel’
Güvenlik mi özgürlük mü ikilemi arasında sıkışmayarak kurallar içinde her ikisini de hayata geçirilebilmek için; ‘Bacalardan duman geldi / Arpa buğdey saman geldi /Komşu köyden imam geldi / Hadi gari sen de gel’
Bu kez değiştirmek için; ‘Şırıl şırıl derelerde / A yarim yun de gel / Pehlivanlar güreş tutmuş / A yarim yen de gel’
Bu fark kapanmaz, yine kaybettik deyip mücadeleden vazgeçenler; unutmayın ki yitirilen hiçbir şey yok. Umudun bittiği yerde teslimiyet vardır. Oysa ülkemizin önderi Mustafa Kemal Atatürk; " Zafer, zafer benimdir diyebilenindir" demiş ve yol göstermiştir. Bugüne kadar AKP ve tek adama duygusal nedenlerle veya değişik zorunluluklar ile oy veren birçok dostumuz da bu tek akıl yerine meclisin aktif hale geleceği çoklu sisteme evet diyecektir. Çünkü aklın yolu tektir ve 21 yıllık iktidarın ana dinamikleri bu seçim ile geri dönülmez bir yola çark edecektir.
O halde yüz yıl sonra yeniden dirençle coğrafyamıza sahip çıkmak için hadi gari, oy ver.