Edirne'ye hızlı tren gelecek dendi, sevindik. Tren hızlı olacağına göre biz Edirnelilere epey zaman kazandırır. Bu devirde vakit nakittir, kendine ne kadar zaman ayırırsan o zamanı profesyonel işlerde kullanmayı becerirsen para da kazanırsın.
Hızlı tren bir çok ülkede var, Yunanıstan'da bile. Peki hızlı tren çalışınca ne olacak İstanbul-Edirne arası yolculuk 1,5 saate inecek. Bu hızlı tren saatte 200 km hız yapıyor. 'Mustafa sen bindin mi?' evet bindim. Moskova'dan Petersburg'a gittim. 700 km yolu 4 saatte aldık. Yol boyunca içecek servisi yapılıyor, bir iki istasyonda durduk, ondan sonra hep devam.
Herhalde Edirne hattında da böyle bir uygulama olacak. Tabi hızlı trenin işlemesi için alt yapı sisteminin yapılması gerekir. Bu hat Babaeski'ye de uğrayacakmış, Havsa'ya uğrar mı bilemeyiz. Ondan sonrası Karabayır. İşte iş burada çatallaşıyor. Çatallaşma, hızlı tren hattı Karabayırdan batıya yönelmeli idi, istasyon oralarda kurulmalı idi, Sarayiçi Tavuk ormanının arka tarafından Kapıkule'ye bağlanmalı idi.
Peki ne yapıldı?
Eski tren hattı boyunca yeni hat döşenmeye başlandı, yani hızlı tren Meriç, Tunca nehirleri boyunca şehir içinden geçecek. Gürültüsü, sarsıntısı bizleri rahatsız edecek,
Sayın okurlar hatırlarsınız çevre yolu yapılmazdan önce koca koca tırlar şehir içinden geçer, Belediyenin önüne park eder, gürültüsü, dumanı ile de bizleri rahatsız ederdi. Çevre yolu yapıldıktan sonra geçiş yolu şehir dışına kaydı, bu rahatsızlıktan kurtulduk.
Demir yolları işletmeciliği ağır ve masraflı bir konu, alt yatırımları pahalı oluyor. Niye şehir içinden geçiyor? Bir trenin işleyebilmesi için alt yapısının noksansız olması gerekir. Demiryollarında alt yapı nedir, kanalizasyon, su tesisatı, sinyalizasyon, ambarlar, manevra alanları, makas sistemleri, lojmanlar, istasyon binası, yolcu salonları, tren park yerleri, daha bir çok şeyler. Bunların yeniden yapılması çok pahalı bir masraf olur, iş pahalıya patlar. Ama Ekmekçizade köprüsündeki trafiği aksatacaktır, Bostanpazarı'ndaki Süleyman Şah cami trenin meydana getirdiği sarsıntılar yüzünden yıpranacak, harap olacaktır. Zaten Kasımpaşa Camisini gözden çıkardık, eski elektrik fabrikası. Elektrik fabrikasi 1934 yılında İtalyan firması tarafından yapı olarak yığma tuğla sistemi ile yapılmış bir binadır. Oldukça yüksektir, yani havaleli, o yapının sağından solundan geçecek trenlerin meydana getireceği titreşim, o yapıyı yıpratmaya yeterli olur.
Yahudilerin ibadethanesi olan havrada bu titreşimlerden nasibini alır, yılların eskitemediği Darülhadis Camisi de zamanla harap olur, yıkılmaya yüz tutar.
Bir iş yapıyoruz ne kadar doğru, ne kadar yanlış acaba?
Hep böyleyizdir, bir iş yapıyoruz enini sonunu düşünmüyoruz, niye düşüncesi, idrakı kıt insanlarız? Hep aybaşı gelsin, maaş alayım. Bu konu hafife alınacak cinsten değil, ince elenip sık dokunmalı idi, sonradan ağlamamak için.
Hızlı trenin şehir içinden geçmesi yalnız yapılara zarar vermeyecek, zamanla Pazartesi pazarını da yok edecektir. Çünkü pazara gelen arabalar park yapacak yer bulamayacaklar, park yeri yoksa Pazar ölür,
Gelelim İstanbul konusuna, batı istikametine tren Sirkeci'den kalkardı. Nerede 38 lik kömürlü baba lokomotifler, doğu tarafına da Haydarpaşa'dan kalkardı, Haydarpaşa'da epey değişiklikler yapıldı. Hızlı tren yine Sirkeci'den ve Haydarpaşa'dan kalkmalı, doğu tarafına Pendik'ten, batı tarafına da Halkalı'dan kalkıyor.
Bir konu daha Edirne'den kalkan otobüs 2,5 saat sonra otogarda, 15 dakikada Aksarayda'sın. Halkalı'dan otobüs bir saat sonra Eminönü'nde, bir hız rekabeti doğuyor, bu nasıl önlenir?