Toplumsal algımızda beyaz önlüklü, beher kullanan insandır bilim insanı. Hatta biraz saç baş dağınık pejmürde bir hali de olursa ne âlâ. Netliği severiz çünkü… Her şeyimiz kesin, kısa ve net olmalı ve bizi uğraştırmamalı. Bu durum iyi bir şey mi yoksa tembelliğe açılan ve araştırmanın dehlizlerine girmemize engel olan bir kapı mı?
Netlik, mutlakıyet nedir? Şimdi bu soruyu sorunca yüzü buruşanlar mutlaka vardır. Netliği ve mutlakıyeti fen ve sağlık bilimlerinde yakaladığını düşünen ve bunu iddia edenlere başarılar dilerim. Bu alanlarda bile netlik ve mutlakıyet tartışması mevcutken biz sosyal bilimcilerin önemli bir kısmı muhtemelen beyaz önlük giyme ve beherle deney yapmanın bilim insanı modeli oluşturduğu bilinçaltı mesajına dayanarak tarihi bir laboratuvar olarak kullanıp netlik ve mutlakıyet peşine düşüyor.
Öyle ya hep duyuyoruz; tarih tekerrür edermiş ve geçmişi bilince geleceği tespit edermişiz. Tarihin hangi sürecini hangi şartlar altında bilebiliriz sorusunu sorunca çil yavrusu gibi dağılıp sosyal medyadaki popülaritesini kendilerine metodolojik tenkit ve sorular yönlendirilmesi önünde bir engel olarak kullanmaya çalışan bu zevatın vereceği cevap çok ilginç.
Daha önce de köşeme konu ettim; bir grup yakın çağ tarihçisinin Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı ikinci kez işgalini başlattığında belirttiği ve uluslararası politika çalışmaları açısından hiçbir kıymeti olmayan kelamlarını. Sonuç da ortada zaten…
Şimdi bir başka soru: Rusya ve Ermenistan sarsılmaz iki dost. Muhteşem ikili değil mi? Pek çok yakın çağcı bunun cevabına I. Dünya Savaşı yıllarına bakarak evet diye verecektir. Bu aşamaya kadar bir sorun da yok zaten bu sorunun cevabı o dönem ve belli bir süre sonrası için evet. Peki ya şimdi?
Ermenistan yüksek mahkemesi Mart 2023’te yasal sorumluluk ve işleyişlerinin Uluslararası Ceza Mahkemesine uygun olduğunu açıklamıştı. Gelen son haberler de Nikol Paşinyan’ın Roma Tüzüğünü meclisten geçtikten sonra onaylayacağını gösteriyor. Paşinyan açıklamasında bu kararın Rusya ile ilgili olmadığını, Ermenistan’ın güvenliği ile ilgili olduğunu ifade etti. Bu da yetmezmiş gibi Paşinyan’ın eşi Kiev’i ziyaret etti. İşte tam bu noktada bunu açıklamak için tarihte gerçekleşmiş hiçbir olayı örnek gösteremezsiniz. Yani sizin laboratuvar işe yaramaz bu aşamada. Zira İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde bir uluslararası yargı organı kararıyla bir devlet başkanının antlaşmaya taraf başka devletlere gittiğinde tutuklanması gerekliliği yoktur. Çünkü İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde böyle bir yapı yoktur. Ermenistan’ın bu tercihini açıklayabilmek için güç dengesi, staus quo siyaseti gibi kavramlara müracaat etmeniz gerekir.
Rusya Federasyonu ile Ermenistan arasındaki geleneksel yapıyı bozan ve gerginliği artıran sebepleri mi incelemek istiyorsunuz? O zaman İkinci Dünya Savaşı yahut 2. Dünya Savaşı (her iki şekilde de yazdım ki iki yazımı da benimseyen editörler üzülmesin) sonrası oluşan ve halen devam edegelen ‘Yeni Dünya Düzeni’ni ve bu yapı içindeki güç kapasitesi, yeteneklerin dağılımı gibi kavramları incelemek zorundasınız. Yani uluslararası politika incelemesi tarihte olan bir şeyin iyi bilinip gelecekte de olacağını söylemek üzerine kurulu bir falcılık faaliyeti değildir. Metot, felsefe, sosyoloji ve teori bilgisi gerektirir. Haftaya görüşmek dileğiyle memleketimin güzel insanları…